Quantcast
Channel: Noni
Viewing all 973 articles
Browse latest View live

Nisan Ayının Sponsorlu Çekilişi - Sillydress !!!

$
0
0
Günaydın herkese! Son zamanlarda aldığım haberlere & kayıplara çok üzüldüm, ülke olarak epey gerildik, gelin bir günlüğüne tüm gerçekleri bir kenara bırakalım ve yeni bir aya hepimizin yüzünde gülümseme bırakacak bir çekiliş ile başlayalım!
Mihera websitesi tarihe gömüldü ama sayesinde çok güzel tasarımcıları tanıma fırsatım oldu. Sillydress gibi mesela! Sillydress'te takıdan giysiye, çantadan ayakkabıya birçok alternatif bulunuyor. Ben websitelerinde gezinirken Sillydress'in bu tahta kedili kolyesini gördüğümde işte bu dedim, bu kolye benim olmalı! Kara kedilere olan düşkünlüğümü biliyorsunuz zaten, böyle güzel bir parçayı kara kedi koleksiyonuma dahil etmemek olmazdı! Ne zaman taksam birçok bayandan iltifat aldığımı da ayrıca belirtmeliyim ;)
Durun durun hemen kıskanmak yok :) Sillydress bir okuyucuma işte bu güzeller güzeli tavşanlı kolyeyi hediye ediyor!
Bu çekilişi ben de katılmamak için kendimi zor tutuyorum :) Ms. Bunny kolye benim gibi sizlerin de kalbini fethettiyse o zaman 6 Nisan 2014 tarihine kadar Sillydress'in websitesine üye olarak ve kayıt olduğunuz isimle buraya yorum bırakarak çekilişe katılma hakkına sahip olabilirsiniz. Stoklarda tükenen tavşanlı kolyenin sonuncusuna bir okuyucum sahip olacağı için ayrıca mutluyum, onu da belirtmek isterim ;) Bol şans dilerim zıp zıp zıplar giderim :)

Kalp ♥

$
0
0
Kalpli cam kolyelerimi çok uzun bir süre önce almıştım ama fimolar ve cam yüzüklerle uğraşmaktan bir türlü kolyeyi hazırlamaya fırsat bulamamıştım.
Nil'imin doğum gününde çektiğimiz bir fotoğrafı kullandım ve kalpli kolyemi kullanıma hazır hale getirdim.
Hayatımın iki anlamı kalbimin orta yerinde :)
Cam yüzüklerde olduğu gibi bu cam kolyelerden de kişiye özel hazırlayabiliyorum. Sipariş vermek isteyenler nonim77@yahoo.com adresinden benimle iletişime geçebilirler.

Terk-i Diyar

$
0
0
Annemle ikimiz boğa burcu olunca arada bir kendimizi doğaya salıverme ihtiyacı hissederiz. Geçtiğimiz hafta da öyle günlerimizden biriydi, uzun süredir gitmediğimiz Fenerbahçe Parkı'na gidip biraz huzur bulalım dedik. Fakat o da ne?! Park adeta terkedilmiş bir film platosu gibiydi, in cin top oynuyordu, cafeler geçici süreliğine kapanmıştı. Parkın işletmesinin değiştiğini öğrenince durumu anladık ve kısa bir turun ardından, Kalamış'taki kaldırım çalışması nedeniyle seke seke yürüyerek (ahh bebek arabalarıyla kaldırımlarımızda yürümek ne zordur tahmin edersiniz!) rotamızı Midpoint olarak değiştirdik.
Fotoğraflara biraz ara verip çekiliş sonucunu da araya hemen sıkıştırıyım ;) Sillydress'in hediyesi olan bu tatlı mı tatlı tavşancık kolyeyi kazanan isim 9. sıradaki Emre Çalış oldu, kendisini tebrik ediyor, kolyesini güzel günlerde takmasını diliyor ve Sillydress'e sponsorluğu için çok teşekkür ediyorum!
Kedili Gömlek: Choies
Hırka: Street One
Küpe: İpekyol
Mis gibi bir hafta dilerim hepimize!

Kına

$
0
0
Geçtiğimiz hafta sonu halamın oğlunu evlendirdik. Bebekliğini bildiğiniz aile üyelerinin artık kendi yuvalarını kuruyor oluşu insanı gerçekten çok duygulandırıyor, ehh işin içinde bir de yaşlandığımın tescil edilmiş olması var ki bu konuya lütfen hiç değinmeyelim :) Düğünden birkaç gün önce kına gecesi vardı. Zamanla değişikliğe uğrasa da özündeki manayı kaybetmeden geçmişten günümüze gelebilen geleneklerimizden biri de bu kına geceleridir öyle di mi?
Dikkat ettim eğer ailecek özel bir geceye katılacak isek kendimden çok Nil'e daha çok özeniyorum :) Kına gecesine uysun diye kızımı kırmızı renkte giydirmek istedim, dolapta yeğenlerimden kızıma geçen çok cici bir geleneksel Rus elbisesi vardı, Nil'in üstüne de tam olunca giysi arayışım son buldu. Ben de yıllar önce Libya'da yaşadığımız dönemde annemin kendisine alıp biçtiği ama sonrasında benim el koyduğum dantel elbiseyi giydim, saçımı da kendim evde topuz yaptım. Fakat tüm gece Niloş'un peşinde koşturmaktan ne fotoğraf çektirebildim, ne de oturabildim, gerçekten çok yorucu bir gece oldu benim için...
Önce yemekler yendi, ardından kına yakma merasimine geçildi...
Yüksek yüksek tepelereeee ♫ Yok gelinimizi ağlatmak öyle sandığımız kadar kolay olmadı :) 
"Türk halkının gelenek ve görenekleri arasında önemle korunanlardan biri kına yakma geleneğidir. Kına, Arapça hına sözünün dilimize kına olarak geçmiş biçimidir. Kına, iki çeneklilerden kına ağacı denilen bir bitkinin kurutulmuş yapraklarının tozudur. Geline kına yakılır, çünkü gelinin ailesi kızını gelenek ve göreneklerimize göre baba ocağından başka bir eve göndermekte, kocasına ve yeni evine kurban etmektedir. Kına aynı zamanda temizliğin, saflığın, iyi niyetin simgesi olduğundan geline kına yakma coşku ile kutlanır. Bu kutlama gününe kına gecesi denir. Kına gecesi, gelinin ve güveyinin gerdeğe girmeden önce yapılan büyük eğlencenin ve şenliğin adıdır. Bu gecenin en çarpıcı uygulaması ağıtlarla birlikte yakılan kınadır. Kınanın bir tepsi içerisinde üzerinde yanan mumlarla taşınması, buna gelinin kız arkadaşlarının eşlik etmesi gelenektendir. Kına yakan kimsenin çoğunlukla başı bütün olarak tanımlanan evli, mutlu ve ilk çocuğu hayatta olan bir kimse olmasına özen gösterilir. Gelinin avcuna kına yakılırken kayın valide gelinin avucuna altın koyar. Oyunlar, türküler, mâniler, deyişler kına gecelerinin en önemli unsurlarıdır. Kına yakılırken söylenen mâniler, türküler, yakımlar kız ile anasında duygu çelişkilerini açığa çıkarmaktadır. Bir taraftan ağlanır, öte yandan eğlenilir."

Kaynak: "Geleneksel Kültürümüzde ve Âşıkların Dilinde Kına" - Yard. Doç. Dr. Mehmet Yardımcı
Kınalar ellere yakıldı...
Ve eğlence faslı başladı :)
Dünyalar güzeli Tuğba ve kuzenim Tolgan'a bir ömür boyu mutluluklar diliyorum, yüzlerindeki gülümseme sonsuza dek sürsün ve hep mutlu olsunlar inşallah 
Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetineee :)

Dublör

$
0
0
Nil artık öyle hareketli bir bebek ki! Ve tehlikeli sularda yüzmeye bayılıyor; koltuklarda zıplıyor, iki saniyede sandalyeden masa tepesine çıkıyor, camları açmaya yelteniyor, ulaşabildiği tüm çekmece ve dolapları karıştırıyor, kaşla göz arasında rujlarımın tadına bakıyor, olmadık yerden bir kokteyl çubuğu bulup kulağına sokuyor vesaire... İki dakika içinde ne yapacağını kestirmek mümkün olmuyor. Tüm gün gözüm onun üstünde, yüreğim de ağzımda dolaşıyorum peşinde... Kendimi bir aksiyon filminin oradan oraya savrulan dublörü gibi hissediyorum, ehh haliyle gün sonunda dayak yemiş gibi oluyorum :)
Durum böyle olunca gün içerisinde bana enerji verecek şeylere daha çok ihtiyacım oluyor. Renkler de bunlardan biri mesela... Koyu renklerden alabildiğine uzak duruyorum ve kendimi cıvıl cıvıl renklere teslim ediyorum.
Etkisi oluyor mu peki? Kesinlikle!
Caddede uzuuun bir yürüyüş yaptıracak kadar hem de ;)
Yürüyüşün ardından güzel arkadaşımız Başobel'in nikahına katıldık. O kadar güzel bir gelin olmuştu ki... Şanslı prensiyle bir ömür boyu mutlu olsun inşallah, kesinlikle hakediyor bunu!
Ahhh uzun süredir görmeyi hayal ettiğim bir manzaraydı bu! Canım arkadaşım Evom'un kızı Naz ve benim nazlı kızım Niloş :)
Bu poz vermeler de yeni başladı, boşuna demiyorlar anasına bak kızını al diye, yakında ben elimi ayağımı çekip blogumu kızıma devredicem zaten hii hii :)
O zamana daha var ama ben şimdi gitsem iyi olacak, gözetlemem gereken bir yumurcak var!
Hepinize cıvıl cıvıl bir hafta diliyorum!
Bluz: Ambar (İzmir)
Pantolon: Pudra Butik (Bostanlı/İzmir)
Ceket: Persunmall
Çanta: Caesar David
Kolye: Diva
Nil'in elbisesi: GAP
Yağmurluğu: Bilstore

#1Hastalik3Melek

$
0
0
BU HASTALIK BAŞINIZA ÇORAP ÖRMEDEN GİDİN KONTROLLERİNİZİ YAPTIRIN!
KANSERDE ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR!
#1Hastalik3Melek


Geçtiğimiz ay sizlere güzel arkadaşım Nuray'dan bahsetmiştim; kendisi hamile kaldıktan sonra meme kanseri olduğunu öğrendi. Ameliyat oldu, şimdi de kemoterapi görmekte... Hastalığını yenip kızını kucağına alacağı günü iple çekiyor, tabii onu seven bizler de... Nuray hamile kadınlar hasta olmaz yargısını yıkmak ve farkındalık yaratmak için çok güzel bir kampanya başlattı. Siz de bu kampanyaya destek olmak isterseniz başınıza ince çorap geçirdiğiniz bir fotoğrafınızı #1Hastalik3Melek hashtagi ile Instagram, Twitter, Facebook ve bloglarınızda paylaşabilirsiniz. Eğer böyle bir poz vermekten çekinecek olursanız bu yazıyı paylaşarak da destek olabilirsiniz, bu kampanya ne kadar çok kadına ulaşırsa o kadar amacına ulaşmış olacak. Desteğiniz ve dualarınız için çok teşekkürler...
Nuray'ın Instagramı: http://instagram.com/1hastalik3melek



Stella

$
0
0
Pazar günü havanın kapalı olmasına aldırış etmeden Polonezköy'de sevdiğimiz yerlerden biri olan Stella'da soluğu aldık. Buranın nostaljik havasını oldum olası çok sevmişimdir. Kendinizi hiç kasmadan olduğunuz gibi bir gün geçirirsiniz, etrafınızdaki herkes bol oksijenden hafif çakır keyif gibidir, çimlerde özgürce koşturan çocuklar şendir ve sizin tek endişeniz mangalda pişenlerdir ;)
Ama itiraf etmeliyim doğada bir gün geçirecek bile olsam kendimi iyi hissettiğim bir kıyafetin içinde olmalıyım mutlaka! Birazcık pırıltının kimseye zararı olmaz nasılsa... Kot gömleğimi annemin gençlik döneminden kalma eteğiyle kombinledim, ikinci bir itirafa hazır mısınız peki? Eteğin beli o kadar dardı ki patlamaması için bütün gün göbeğimi içime çekmek zorunda kaldım! Anniş sen benim yaşımdayken kaç bedendin? Ve bunu bana neden yaptın söyle lütfennnn :) Şu anda bu postu hazırlarken bir yandan da battal boy Nutella'mı kaşıklıyorum, moral bozukluğumu ancak böyle telafi edebilirim napıyım!
İşte ben, patlamak üzere olan balina Noni :)
Birazcık hamakta sallayıp uykuya hazırlayalım minik prensesi...
Her anne babanın fikri elbette farklı olabiliyor. Kimisi çocuklarını telefon, bilgisayar ve televizyondan uzak tutuyor. Biz hiçbirini yasaklamadık, nedense yasaklarsak merakı daha çok olurmuş gibi düşündük ve düşündüğümüz gibi de çıktı. Nil önünde olsa bile ipadi eline almıyor, TV'ye yapışmıyor, çoğu zaman ne var diye dönüp bakmıyor bile, artık daha çok oyuncaklarıyla (oyuncaklarından biri de benim tabii!) zaman geçirmeyi seviyor. Gymboree'nin maskotu olan palyaço da (Nil'in deyimiyle "Mu") en favori oyuncağı. Mu aşağı Mu yukarı vaziyetteyiz. Ipad'e bakış açınız ne şekilde bilmiyorum, eğer çocuğunuz ipade meraklı ise Fisher Price'ın bu kılıfını şiddetle tavsiye ederim. Ben almakta çok tereddüt etmiştim ama ipadin ekranı çatlayınca keşke daha önce alsaydım dedim. Şu anda Mothercare'lerde indirimde... Hazır tavsiyelere girmişken; bence kaçırılmaması gereken bir diğer ürün de Imaginarium'larda satılan bu top havuzu... Çok sevdiğim anne bloggerı Socialmom'ın instagramdaki tavsiyesi üzerine haberim oldu benim de... Top havuzlarında oynamaya bayılan çocuklarımızı mikroplardan uzak tutmak için harika bir çözüm bence ;)
Instagramda ne zaman gezinsem karşıma yeni bir ürün çıkıyor ve bir deniyim diyerek kaydediyorum bir kenara... Rimmel'in bu Colour Rush kalem rujunu da şu anda ismini hatırlayamadığım moda bloggerlarının birinde görmüştüm, ben de denedim, sürünce rengi göründüğünden biraz daha koyu olsa da nemlendirme özelliğini ben beğendim.
Bu yaz ayağımdan çıkartmayacağım ayakkabılar da kesinlikle bu yüksek tabanlı spor ayakkabılar! Bunları n11.com sitesinden aldım. Aslında ayakkabıyı alışveriş sitelerindense yerinde deneyip almayı daha sağlıklı bulurum ama çok istediğim bu altın simli ayakkabıyı hiçbir yerde bulamayınca siteye bir şans veriyim dedim. Gönderici firma hatalı ürün yollamış ama neyseki çok ilgili bir satıcıydı, hızlı servisle ayakkabıyı yenisiyle (ve daha iyisiyle) değiştirdiler ve benim gönlümü almayı başardılar ;)
Onun simli ayakkabıya hiç ihtiyacı yok! Birazcık sevgi verilsin ona yeter!
Bugünlük bu kadar çene yeter, hadi bakalım herkes işinin başına artık, hoşçakalınnn :)

Naz

$
0
0
Geçtiğimiz gün canım annemle baş başa bir yemek yedik, baş başa derken, kamberimiz de bizimle birlikteydi tabii ;) Siz de zaman zaman bunu yapıyor musunuz bilmiyorum, benim bazı günler şımarık küçük kızlar gibi anneme nazlanacağım tutuyor. Halbuki anne olduktan sonra annemin kıymetini çok daha iyi anlar oldum. Ama ara sıra böyle anlarım tutabiliyor. Ne dersiniz ilgiyi biraz kendi üzerime çekmek için yapıyor olabilir miyim bunu? ;)
Ama bu tatlı bızdık varken annem benim gibi bir cadıyı ne yapsın di mi ama :)
Deri Ceket: Beymen
T-shirt: Mango
Etek: Choies
Ayakkabı: Shoe & Me
Kolye: Choies
Yüzük: Annemin hediyesi
Çanta: QUE
Hiç kanmayın bu afilli pozlara, perde arkasında durum böyle aslında :) Nil coşar, anne peşinden koşar :)
Bir sonraki durakta görüşene dek hoşçakalınnn!

Kriton Curi Parkı'nda

$
0
0
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda Kriton Curi Parkı'ndaydık. Kozyatağı'nda oturduğumuz dönemde bu parka yürüyerek gelir miniğimle burada soluklanırdım. Şimdi parkta koşturuyor benim tatlı arı mayam...
Canım annem, anneannem ve teyzelerimle ailemizin en minik üyesinin bayramını kutladık hep birlikte...
Nil büyüdükçe, paylaşımlarımız çoğaldıkça daha keyif alır oldum annelikten. Artık ortak bir dilimiz var, birbirimizi anlıyor olmamız çok güzel. Ama en zor dönemleri de sanırım bu yaşlar çünkü tehlike nedir bilmiyor ve her şeyi çok merak ediyor. Aslında blogumda kültürel etkinliklere de yer vermek istiyorum, Moskova'daki şehir keşiflerim gibi burada da aynı tempoyu yakalamak istiyorum ama bunun için biraz daha zamana ihtiyacım var. Şu anda her şeyimi Nil'e göre ayarlıyorum; en çok özen gösterdiğim şey ise geçirdiğimiz bir gün içerisinde onu elimden geldiği kadar mutlu edebilmek; birlikte oyunlar oynuyoruz, danslar ediyoruz, Gymboree'ye gidiyoruz, yürüyüşler yapıyoruz. Bu aktivitelerimize tiyatroyu da eklemeyi iple çekiyorum doğrusu! Bu arada Adım Adım setleri ile ilgili sorular alıyorum annelerden; evet Adım Adım'ın aktivite kitapları güzeldi, Nil'in de epey ilgisini çekti, birlikte kitaba bakıp birçok oyunlar oynadık ama yanında gelen oyuncaklar çok sıradandı, her ay tahta çubuk veya tahta makara gönderdiler ki bunu bir seferinde göndermeleri bence yeterliydi, diğer aylar daha farklı şeyler koyabilirlerdi kutunun içine. Fiyatı ve karşılığında aldığım ürün kalitesi açısından ben memnun kalmadığım için üyeliğimi yenilemeyi düşünmüyorum ama karar sizin elbette...
Bu kalın tabanlı spor ayakkabılara o kadar alıştım ki kot, etek, elbise her şeyin altına giyer oldum, yakında topuklu ayakkabı giyememekten korkuyorum, iyisi mi ben bu hafta sonu yüksek ökçelerime geri döneyim ;)
T-Shirt: Topshop
Hırka: Mango
Jean: Zara
Çanta: Persunmall
Ayakkabı: 37numara.com
Küpe: Twist
Hepinize huzur dolu bir hafta sonu dilerim.
Peace!

p.s. Kriton Curi Parkı'na yıllardır giderim ama kim bu Kriton Curi diye kendime hiç sormamıştım daha önce... İnternette baktım; 1942-1996 yılları arasında yaşamış, Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği bölümünde öğretim üyeliği yapmış, katı atık türk milli komitesinin kuruculuğunu ve başkanlığını yapmış, Bumed tarafından adına çevre ödülü düzenlenen, kendini çevreye ve insanlığa adamış bir profesörmüş kendisi. Mekanı cennet olsun...

Zaman Yönetimi

$
0
0

Birçok anne-babayı strese sokan düşünce, hiçbir şey yapamamaları ve birbirlerine yeterince vakit ayıramamalarıdır. Bunu önlemek için, zaman etkin bir şekilde kontrol altına alınmalı ve böylece hem çocuğun, hem de sizin mutluluğunuz için doğru ortamlar yaratılmalıdır.

İş Görmek: Ortada koşuşturan küçük bir çocuk, zamanınızı ve ilişkileri kontrol düzeninizde büyük değişikliklere yol açacaktır. Çocuğunuzla verimli biçimde zaman geçirmek ve normal işlerinizi yapmak arasında bir denge kurmalısınız.

Başarılı bir zaman yönetimi, bazı şeyleri yapmayı başarmış olma hissine sahip olmaktır. Gününüze şu soruyla başlamak isteyebilirsiniz: "Bu günümün iyi geçtiğini düşünebilmem için neler olması gerekir?" ya da "Bu günümün iyi geçtiğini düşünebilmem için neleri başarmam gerekir?". Güne bu sorularla başlamak, günü istediğiniz doğrultuda sürüklemenize yardımcı olacaktır. Bu sorulara verilecek cevapların ne olabileceğini bildikten sonra, geçici bir plan yapabilir ve en iyisini umut edebilirsiniz. Ancak, devamlı olarak planlarınızı gerçekleştirememek moral bozucu olabileceğinden, ilk cevaplarınızın başarısız olma durumu için de kendi kendinize şu soruyu sorun: "Bunların tamamını gerçekleştiremezsem neye razı olabilirim?". Kendi zamanınızı etkin bir biçimde yöneterek, aynı zamanda çocuğunuza iyi bir örnek olarak da zaman yönetimini öğretmiş olursunuz. Anlayabilecekleri yaşa geldiklerinde, bu onlar için önemli bir ders olacaktır. Çünkü her şeyi yapabilmek için zaman ayrılması gerektiğinin ve bazı durumlarda isteklerinin gerçekleşmeyebileceğinin farkına varacaklardır.

Kendiniz ve Birbiriniz için Zaman: Aile sorunları, aile bireylerinin birbirleriyle nasıl etkileşim kurduklarını anlamakla çözülür. Bir ilişkinin kalitesi, eşlerin birbirleriyle temas halinde olmaları ve birbirlerinin gereksinimlerinin farkında olmaları ile artırılır. Bunun tersine; birbirleriyle teması kesmiş eşler, ilişkilerinde çelişkiler oluşmasına yol açar ve belki de gayet iyi niyetli bir takım yaklaşımların yanlış anlaşılmasına neden olabilir.

Öyleyse eşler birbirleriyle olan ilişkilerini nasıl devam ettirebilir? Önemli olan birlikte geçirdiğiniz zamanın süresi değil, bu sürede ne yaptığınızdır. 

Birbirinizle eskisi kadar zaman geçiremeseniz de, eşinizin istendiğini ve sevildiğini, ona her zaman ihtiyaç duyulduğunu hissettirmek için yaratıcı olmanız gerekebilir.

Eşinizin hala özel olduğunu gösterdiğinizden emin olun. Genelde en çok etki yapan şeyler küçük şeylerdir. Eşinizin nelerden hoşlandığını unutmayın ve mümkün olduğunca bunları yapmaya çalışın. Örneğin; Cuma akşamı eşinizin en sevdiği özel bir yemeği pişirin. Birbirinizi yermek yerine, teşvik edici sözler söylemeyi alışkanlık haline getirin.

Düşüncelerinizi eşinize açık açık bildirerek etkin bir iletişim içinde olun. Örneğin; eşinize gün içinde neler başarmayı planladığınızı anlatın ve size ne şekilde yardımcı olabileceğini konuşun.

Kendinizi toparlamanız ve pillerinizi yeniden şarj etmeniz için, birbirinizin tek başına faaliyetler yapma gereksinimleri olduğunu hatırlayın. Eşinizle, kendinize zaman ayırma konusunda anlaşmaya varın ki, özlemle bekleyecek bir şeyiniz olsun.


Kaynak: Mutlu Çocuk Sahibi Olmanın Sırları, Dr. Carol Valinejard, Mikado Yayınları, 2012

İstikrar

$
0
0
Bir önceki postta paylaştığım zaman yönetimi konusunda ben ne kadar başarılıyım pek emin değilim doğrusu! Nil'i uyuttuğum aralarda kahvemi elime alıp bacaklarımı uzatıp kitap okuduğumda kendime "afferin kız en sonunda zamanı etkin şekilde kullanmayı öğrendin!" diyorum ama sonra gözüm fincanı tutan elime kayıyor ve maniküre en son 4 ay önce gittiğimi hatırlayıp "yok ya daha katedecek çok yolum var" diyorum. Bu konuda böyle bir ikilem içerisindeyim anlayacağınız :)
Ama en istikrarlı olduğum nokta prense ayırdığım zaman, bu konuda asla taviz vermiyorum. Ayda bir bile olsa baş başa geçirdiğimiz zaman ilişkimize enerji katıyor ve kendimizi genç hissetmemizi sağlıyor. Anne babaların da ara sıra eğlenmeye ihtiyacı vardır di mi ama ;) Tabii anneannemiz ve dedemiz (İzmir'deysek babaannemiz ve dedemiz) de bu konuda bize büyük destek veriyorlar, onların hakkını da ödeyemeyiz bu konuda...
Hafta sonu mekan olarak tercihimiz Lübnan tatlarının hakim olduğu Arabesque olunca, üstümde etnik bir parçanın olmasını istedim :) Bu arada yemekler çok lezzetli, servis de dört dörtlüktü, yalnız mekandaki müşterilerin çoğu yabancıydı, ne dersiniz yabancılar şehrimizin tadını bizden daha çok çıkartıyor olabilirler mi acaba? 
Bluz: Koton
Pantalon: Zara
Ayakkabı: K7

Anne-Babaların Gereksinimleri

$
0
0

Anne ve babalar, çocuklarının gereksinimlerinin yanı sıra, kendi gereksinimlerini de karşıladıklarında başarılı anne-babalık yapmış olur. Kendilerinden şüphe duyan, ihmalkar, yorgun veya yetersiz hisseden anne-babalar, çocuklarını da etkileyeceklerdir.

Küçük bir çocuğun anne-babası olarak; - özellikle çocuğun ilk yaşlarında - bir dizi sorunla karşı karşıya geleceksiniz. Uyku düzeniniz ciddi bir biçimde değişecek, daha düzensiz ve daha dağınık bir ev ortamına tahammül etmek zorunda kalacaksınız. İşinizi bırakmak zorunda kalmış olabilmeniz nedeniyle, alışkın olmadığınız bir yaşam şekli yürütmeye de başlamış olabilirsiniz. Kendi kendinize ya da eşinizle birlikte, eskisi kadar çok dışarıya çıkamıyor olabilir, son dakikada planlarınızı değiştirmek zorunda kalabilir, belki de ilgilendiğiniz birçok şeyi ertelemek durumunda kalmış olabilirsiniz. Ayrıca doğumdan sonra değişik derecelerde depresyon yaşıyor olabilirsiniz. 

Aslında iki yaygın duygu; - yorgunluk ve depresyon - bütün bu zorlukların baş edilemez bir duruma gelmesine neden olabilir. Bu nedenle, bunlarla nasıl baş edebileceğinize bir bakalım...

Yorgunluğu Kontrol Etmek

En basit cevabı; "dinlenmek" olmakla birlikte, bir veya daha fazla küçük çocukla her zaman mümkün olmayabilir. İlk adım; ne zaman yorgun olduğunuzu bilmeniz ve buna göre hareket etmenizdir. Bir grup anne-babaya ne zaman yorgun olduklarını ve bunu nasıl anladıkları sorulduğunda, yorumlardan bazıları şunlardı:

"Her şeyi yapmak çok zorlaşıyor"
"Pilimin bittiğini hissediyorum"
"Hiçbir neden yokken ağlamaya başlıyorum"
"Kendimi bitkin, hassas ve tedirgin hissediyorum"
"Baş ve vücut ağrıları hissediyorum"
"Çok sessiz ve durgun oluyorum"
"Diğer insanlara karşı müşkülpesent ve tepkisel oluyorum"
"Uyuklamaya başlıyorum"
"Deli gibi çalışıyor ve hırçınlaşıyorum"
"Her şeyin üstüme üstüme gelmeye başladığını hissediyorum"
"Bazı şeyleri unutuyorum"

İkinci adım ise yorgunluğun nedenlerini ortaya çıkarmaktır. Sadece uykunun bölünmesi nedeniyle uykunuzu alamamanız mıdır? Ya da doğru beslenememekten veya çok fazla iş yapmaya çalışmaktan kaynaklanan enerji eksikliği midir?

Üçüncü adım ise bu sorunla başa çıkmaktır. Öncelikle doğrudan değiştirebileceğiniz faktörleri halledin, sonra da daha karmaşık etkenleri halletmeye çalışın. Örneğin:

* Mümkün olduğunca doğru beslenmeye çalışın.
* Akşam geç saatlerde kafeinli ve alkollü içki tüketimini kesin.

İkinci olarak da gerçekçi olun ve değiştirmeyeceğiniz şeylerin etrafından dolaşın. Örneğin:

* Bir günde eskisi kadar çok iş yapamayacağınızı kabul edin.
* Endişe ve meme vermek gibi fiziksel olmayan, ancak fiziksel yorgunluğa neden olan şeyleri dikkate alın.
* Bir müddet için uyku düzeninizin farklı olacağını kabul edin; gün içinde gece kaybettiklerinizi telafi etmek için doğacak her fırsatı kullanın.

Depresyonu Budamak

Depresyon, zayıf ruh halini tanımlamak için kullanılan bir etikettir. Belki de depresyonun doğumun kaçınılmaz bir sonucu olduğunu duymuşsunuzdur. Bu, beyinde oluşan ani kimyasal denge bozukluğunun bir sonucu olabilir. Bu durum, bazı kadınların kendilerini güçsüz hissetmelerine neden olabilir. Çünkü yapabilecekleri hiçbir şey olmadığını düşünerek pasif bir kurbana dönüşebilirler. Bazıları antidepresan kullanmaya karar verebilirler ki, bu da alışkanlığa yol açabilir. 

Depresyon kendi kendini besler. Bu nedenledir ki, erken dönemde depresyonun varlığını fark edip budamak, "bebek sendromu"nun depresyon veya olumsuz düşünce kuyusuna dal budak sarmasını engellemenin en kısa çözümüdür. 

Ruhunuzun daralmaya başladığını hissettiğiniz anda, nedenini bulmaya çalışın. Yalnızlık mı? İyi bir anne-baba olamamaktan duyulan kaygı mı? Yaşantınızı kontrol etme yeteneğinizi kaybetmeniz mi? Keyif aldığınız bir yaşam tarzını kaybetmiş olmanız mı? Aşağıdakilerden hangilerinin sizin için uygun olabileceğini ve yaşamınızı daha zevkli hale getirebileceğini düşünün:

Yorgunluk, olumlu düşünce rezervlerinizi alıp götürebilir. Bu nedenle yukarıdaki örneklere tekrar bakın ve mümkün olduğu kadar dinlendiğinizden emin olun. Kendilerinin de çocukları olan bir arkadaş ağı geliştirin. Bu; doğal olarak sizin, anne ve babaların çocuklarıyla katıldıkları toplumsal aktivitelere katılmanızı sağlayacaktır. 

Yapıcı bir tavırla, kaybedilenleri nasıl yerine koyabileceğinizi, belki de bunların etkisini nasıl en aza düşürebileceğinizi düşünmeye başlayın. Evinizde yapabileceğiniz bazı yararlı iş olanaklarınız olabilir. Çocuğunuz için yapacağınız aktiviteleri, kendiniz için yapabileceğiniz şeylerle birleştirin. Örneğin; egzersiz yapmaktan hoşlanan aktif bir kişiliğiniz olabilir. Bir spor salonuna gitmek yerine, çocuğunuzu pusetine oturtun ve birlikte uzun yürüyüşlere çıkın.



Kaynak: Mutlu Çocuk Sahibi Olmanın Sırları, Dr. Carol Valinejard, Mikado Yayınları, 2012

Buçuk

$
0
0
Sürprizzz artık biraz daha büyük ayakların var Nonicikkk :P Doğumdan sonra ayaklarım yarım numara büyüdü, bunun aldığım kilolardan ötürü geçici bir şey olduğunu zannediyordum ama kilolarımın çoğu gitse bile ayak numaram küçülmedi :) Bu yüzden birçok ayakkabımı ayırdım ve dağıttım. Ama ben bardağın boş değil dolu tarafına bakmak istiyorum; bu sayede yenilerine yer açıldı kihh kihh :)
Sanırım en sevdiğim ve içinde kendimi en rahat hissettiğim outfit bu; bir t-shirt, şort ve hafif topuklu ayakkabılar! Marks & Spencer'da gördüğüm ve metalik rengine bayıldığım bu ayakkabılar da dolabımda yerlerini aldılar.
Hepinize güzel bir hafta sonu dilerim!
T-Shirt: Mango
Şort: Park Bravo
Ceket: Zara
Çanta: Zara
Ayakkabı: Marks & Spencer
Kolye: Pudra Butik (İzmir)

Eataly

$
0
0
Zorlu Center içinde yer alan, uzun zamandır merak ettiğim Eataly'i nihayet bu hafta sonu deneme fırsatımız oldu. Eataly'de hem market hem de restoran kısımlarında tüm İtalyan tatlarına ulaşmanız mümkün. Market kısmında makarna çeşitlerinden soslara, şaraplardan zeytinyağlarına ve peynirlere varana kadar her şey var ama fiyatlar oldukça yüksek. Restoran kısmı ise balık, et ve makarna-pizza olarak farklı bölümlere ayrılmış, hangisini yemek istiyorsanız seçiminizi ona göre yapıyorsunuz. Açıkçası bu konsept kafama pek yatmadı, sonuçta birlikte yemeğe çıktığınız kişiler arasında vejetaryen da olabilir, etsever de... Ne yapacaksınız hepiniz farklı noktalara mı dağılacaksınız, öyle di mi? Biz o gün eti tercih ettik, masaya oturduk, garson önümüze pat diye buruşuk bir kese kağıdında birkaç dilim ekmeği bıraktı. Belki sıcak ekmektir ondan kese kağıdına konmuştur dedik ama buz gibi bir ekmek çıktı içinden. Şarap dışında iz bırakan, sırf bunun için bile gelinir diyebileceğimiz bir tat bulamadık. Daha sonra pastane kısmına indik ama orada da kahvenin yanında istediğim tatlının pastane kısmında değil de başka bir bölümde satıldığını ve servis edemeyeceklerini öğrenince burasının bize göre olmadığına kesin kanaat getirdik. Jamie Oliver'ın yeri gibi tam bir hayal kırıklığı oldu anlayacağınız. İstanbul'da sayısız alternatif varken Eataly'e bir şans daha verir miyiz? Hiç sanmıyorum!
"Vücut için yemek neyse, ruh için yalnızlık odur"
Seneca

Servet

$
0
0
Bazen çok sevdiğiniz bir parça hiç ummadığınız bir yerde karşınıza çıkabilir. LC Waikiki'de bulduğum bu püsküllü bluz gibi... Baharı bundan daha iyi bir şekilde karşılayamazdım heralde :) Marka takıntım hiç yok. Beğendiğim sürece her markaya şans tanıyabiliyor, dolabımda yer açabiliyorum. Ama olsaydı da durum değişmezdi çünkü biliyorum ki benim Fendi'm, Gucci'm, Dior'um, Givenchy'im, Chanel'im tam karşımda ve şu anda bana en tatlı haliyle sırıtmakta! Bundan daha değerli ne olabilir ki dünyada?
Sarı Bluz: Mango
Püsküllü Bluz: LC Waikiki
Pantalon: Pudra Butik
Kolye: İpekyol
Çanta: Michael Kors
Ayakkabı: H&M
Niloş Kot Ceket: Mothercare
Beyaz Bluz: LC Waikiki
Kot etek: Yeğenlerimin eskisi :)
Ayakkabı: Chicco
Çorap: Mothercare
İçinizde bahar çiçeklerinin açtığı bir hafta dilerim sizlere!

Mayıs Ayı'nın Sponsorlu Çekilişi

$
0
0
Anneler Günü'nü kutlayacağımız bu haftada annenizi veya kendinizi kristal taşlardan oluşan bu güzel kolye ile şımartmak ister misiniz? Cevabınız evet ise o zaman sizi İrlan Takı sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz çekilişe bekleriz ;)
Bu güzel kolye ve küpe buraya yorum bırakan bir okuyucumun (veya annesinin) olacak!
Beşiktaş İrlan Takı ve Beşiktaş Kabalcı Kitabevi'nde satılmakta olan bu özel düğümlü şans bilezikleri de teselli ödülü olarak iki okuyucumun olacak.
Ayrıca Anneler Günü sebebiyle Mayıs ayı boyunca Beşiktaş İrlan Takı'dan 25 TL ve üstü alışveriş yapan Noni okuyucularına blogdan görüp geldiklerini söylediklerinde 1 adet şans bileziği hediye edilecek!
Çekilişe katılmak isteyenlerin bu posta yorum bırakması yeterli... Kazananı cuma günü açıklayacağım, sizlere en kolay şekilde ulaşabilmem için lütfen e-mail adreslerinizi yorum kısmına eklemeyi unutmayın! Bunun dışında içinizden gelir de blogumun takipçi listesine dahil olursanız ve İrlan Takı'yı Facebook'ta beğenirseniz buna da çok mutlu oluruz ama yapmazsanız da canınız sağolsun :) Ne tatlı bir blogger'ım ben di mi ;)
Bendeniz Noni the Mami :)

Tebrikler!

$
0
0
İRLAN TAKI'nın sponsorluğunda gerçekleştirdiğimiz çekilişe göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederiz! Bakalım dünkü katılımcılar arasında kazanan isimler kimler olmuş?
Kolye ve takım küpesi 38.sırada yorum bırakan Mimar Funda'nın oldu, güzel günlerde kullanmasını diliyorum!
Şans bileziklerinden kırmızı olan 13. sırada yorum bırakan sevgili Ebru Paker'in oldu, 13 rakamına uğursuz diyenler çok haksızlık ediyor bence ;)
Mor şans bileziği ise 23. sırada yeni doğacak bebeğinin şansına katılan sevgili Havva Güney'in oldu, bebeğini sağlıkla kucağına almasını diliyorum!

Bir çekilişin daha sonuna geldik... Bu seferki çekiliş İzmir planlarım nedeniyle böyle hızlı bir şekilde gerçekleşti, kaçıranları Haziran ayına bekliyorum artık :)
Bu ayki sponsorumuz İRLAN TAKI'ya ve desteğini esirgemeyen güzel arkadaşım Esin İrlan'a teşekkür ediyor, tüm annelerimizin Anneler Günü'nü kutluyor, ellerinden öpüyorum! Sevgiyle kalın, şansınız hep bol olsun!


Bir Not :)

$
0
0

16 Mayıs'ı ajandanıza not etmeyi unutmayın lütfen o gün bir sürü mum üfleyeceğim için yardıma ihtiyacım olabilir kihh kihhh ;)


Buruk Anma...

$
0
0

Bu sene bahar çiçekler açarak gelmedi ne yazık ki... Hepimizin yüreğine kömür karası sindi... Soma'da hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, geride kalan sevdiklerine sabırlar diliyorum :( Hepimizin başı sağolsun...

40. Yıl

$
0
0
Cumartesi günü İTÜ'nün Ayazağa Kampüsü'nde meslekte 40. yılını dolduran mühendislerin ödül töreni vardı. Bu özel günde bizler de canım babamın yanındaydık ve onunla bu mutluluğu paylaştık. Aslında mühendisliğe karşı iyi duygular mı yoksa kırgınlıklar mı besliyorum, hangi duygularım daha ağır basıyor bunu tam olarak adlandıramıyorum. Sanırım beni en çok babası veya eşi mühendis olanlar anlıyordur. Bu meslek nedeniyle yıllarca babamın yolunu gözledik biz... Havaalanları bizim ikinci evimiz gibi oldu. Küçükken babamdan her ayrılışımda neden bu mesleği seçti diye içimden isyan ettim ve çok ağladım. Evet mühendislik beni bayağı ağlattı! Ama büyüdükçe babamın işini her anlatışında yüzündeki o mutlu ifadeyi, gözlerindeki o ışıltıyı gördüm ve onun işini gerçekten severek yaptığını anladım ve mühendislik ile barıştım. Ayrıca Libya, Rusya, Kazakistan, Sibirya gibi normalde herkesin tercih etmeyeceği çok değişik ülkeleri, farklı kültürleri tanıma fırsatı yakalayarak, yokluk içinde nasıl mutlu olunabileceğini çok küçük yaşta öğrenme şansına eriştim. Evet şu bir gerçek ki babamın mesleği bana çok şey kattı, bunu asla yadsıyamam. Bu yüzden hem babamın 40. yılını hem de bu mesleğin dolaylı yoldan bana kattığı olgunluğu kutlamak için törende büyük bir mutlulukla yer aldım. Nice nice senelere, daha nice güzel işlere imza atman dileğiyle canım babacığım...
O gün kıyafet olarak tercihim Sheinside arılı elbiseydi.
Elbisemin İTÜ'nün simgesi olan arı ile güzel bir uyum yakalayacağını düşündüm ;)
Niloşum da tören öncesi piyano resitalini büyük bir sessizlikle dinleyerek beni daha da mutlu etti, afferin benim kızıma :) 
 Törenden sonra babamı ilk kutlayan tabii ki Niloş oldu :)

Ödül Töreni'nin yapıldığı binada yüksek mühendis Sadık Kınıkoğlu'nun da resim sergisi vardı. Sadık Kınıkoğlu ilk yağlı boya resim denemelerini ortaokul yıllarında yapmış. Lise ve üniversitede de resim yapmaya devam etmiş. Ama iş hayatının yoğunlaşmasıyla birlikte 30 yılı aşkın bir süre resme ara vermiş. Resim denemelerine yeniden 2004 yılında ressam Firdevsi Feyzullah'ın resim atölyesinde başlamış. Ne kadar yetenekli biri, yaptığı her resme bayıldım ve içlerinden en beğendiklerimi sizler için de fotoğrafladım...

Hepinize baharı içinizde hissettiğiniz bir gün dilerim!

Elbise: Sheinside
Ayakkabı: Mango
Clutch: Zara
Küpe: I Am
Viewing all 973 articles
Browse latest View live