Quantcast
Channel: Noni
Viewing all 973 articles
Browse latest View live

Sammydress Çekiliş Sonucu

$
0
0
Sammydressçekilişine gösterdiğiniz ilgi için çok teşekkürler!
Sizler için belirlediğim ürünler arasından seçimini yapan ve çekilişe katılan 69 okuyucum arasından kazanan şanslı kişi 9. sırada yorum bırakan "Seher Aydın" oldu! 
Sevgili Seher'e çantasını güzel günlerde kullanmasını diliyor, tüm katılımcılara sevgilerimi gönderiyorum, bir başka çekilişte buluşmak dileğiyle...

Kahve 6

$
0
0
Ablamla Cihangir'e gittiğimiz gün güzel arkadaşımız Kristin'le buluştuk ve onun mihmandarlığında Kahve 6'da bir mola verdik. Kahve 6'nın sakin ve huzurlu atmosferi sayesinde rahatça sohbet edip mekanın keyfini çıkartabildik. Biz o gün yer olmadığı için içeride oturduk ama arkada yer alan küçük bahçesi de oldukça keyifli görünüyordu. Cihangir'e yolunuz düşerse Kahve 6'nın lezzetli poğaçaları ve vegan ağırlıklı yemeklerine bir şans verebilirsiniz bence ;)
Kahve 6
Adres: Akarsu Cad. Anahtar Sok. 13/A, Cihangir/İstanbul
Tel: (0212) 293 0849

Stephen Chambers: Büyük Ülke ve Diğer Hikayeler

$
0
0
Pera Müzesi'nde Andy Warhol'dan sonra gezdiğimiz ikinci sergi "Stephen Chambers: Büyük Ülke ve Diğer Hikayeler" oldu. Andy Warhol'un renkli dünyasından sonra Stephen Chambers'ın tarzını biraz karamsar buldum, bana çok hitap etmedi doğrusu... Sergi gelecek hafta sonuna kadar Pera Müzesi'nde ziyaret edilebilir, gidemeyecek olanlar da aşağıda çektiğim fotoğraflara bir göz atabilirler ;)
İngiliz sanatçı Stephen Chambers öncelikle bir ressam olarak tanınmakla birlikte, kariyeri boyunca ona zengin ve farklı sanatsal ifade araçları sağlamış baskı tekniği de genel pratiği içinde değişmez bir ilgi alanı olarak yerini koruyor.
Londra Kraliyet Sanat Akademisi'nde düzenlenen solo sergisi için 2012'de yapılmış görkemli çok parçalı baskı eseri "Büyük Ülke", bu mecraya deneysel yaklaşımının bir örneğini oluşturur ve sanatçının hem fikirlerini geliştirir hem de riskler alabileceği bir alan olarak baskının değerini ortaya koyar. Bu geniş ve tutkulu çalışma, bu serginin de odak ve başlangıç noktasını oluşturuyor.
Her biri ayrı olarak çerçevelenmiş, aynı boyutlarda 78 ayrı baskılı kağıt yaprağını bir araya getiren "Büyük Ülke" farklı ölçeklerdeki bir dizi vinyetten oluşur. William Wyler'in aynı adlı western filmine yapılan gönderme, Amerikan Ortabatısının görkemine ve sınırsızmış gibi görünen bu ülkede yeni ve daha iyi bir yaşam umudu taşıyan göçmenler ve sınıra yerleşenlerin deneyimlerini anıştırır.
Her figür silüete yakın bir biçimde resmedilerek sinemasal ve illüstratif bir nitelik yaratılır ve her yaprağı örten desenler görüntüyü kağıdın yüzeyine örme etkisi yapar. Yağlıboya resimlerde olduğu gibi belirli bir tarihsel zaman duygusu yoktur; figürlerin giysilerinin alışılmadık ve kostüm benzeri niteliğini belli bir kültüre oturtmak mümkün değildir. Bazı motifler tekrarlanır; yolculuğu ve toprak üzerinde çalışmayı anıştıran valiz ve at; insanın konfor ve barınak ihtiyacına işaret eden çiftlik evi ve yakılan ateşler. İşaret eden parmaklar hareketi, genellikle kalkış limanlarına doğru veya yeni bir ülkeye ayak basmak için ilerlemeyi temsil eder. İşin geneline yansıyan etki, insanoğlunun manzaranın muazzamlığıyla ilişkisini ve bunun içinde kendi mikro kozmosunu kurma denemelerini keşfederek, evrensel bir niteliğe sahip olmasıdır.
Tavşanlar Arasında (1993)
Bu olağandışı kompozisyon, karanlık ve güzellik arasındaki buluşma noktalarını keşfeder. Yatan kişi ölümü simgeler ama bedenin üzerindeki desenler ve bacaklar boyunca ilerleyen eğreltiotuna benzeyen yapraklar bir tür yenilenmeyi akla getirir. Bahar aylarını simgeleyen tavşanlar aynı zamanda yeni hayatı temsil eder. Chambers'ın ölümü resmetmeye yönelik ilgisi 15. yüzyılda yaşamış Dirk Bouts'un "Defin" (1450'ler civarı) adlı eserinde İsa'nın ölü bedeninin resmi karşısında duyduğu hayranlığa dayanır.
Tuhaf Duman (1989)
Sergilenen en erken tarihli bu eser Rönesans dini resimleri etkisini akla getirir. Ancak Chambers, bu resimde haçın yer almasının çarmıha germeye bir gönderme olmaktan çok bir "Batı uygarlığı simgesi" olarak kullanıldığına dikkat çeker. Haçın varlığından etkilenmeden dinlenen işçiler sonraki işlerde görülen figürlerden daha etraflı bir biçimde resmedilmiştir ama kopuş duyguları benzerdir. Burada Chambers derinlik ve uzamı görsel olarak tarif etmenin en etkili yolunu düşünür. Bu nedenle, Tuhaf Duman, sanatçının hala kendi görsel dilini belirlediği önemli bir noktayı işaret eder. Uzamın tarifi meselesi daha sonraki işlerinde çözüme kavuşmuştur, bunlara Chambers'ın açık ve sonsuz arka planlar sunduğu Büyük Ülke de dahildir.
Staccato Arazisi (1989)
Tuhaf Duman'da görülen, tahta ve kadim marangozluk hünerine duyulan ilgi, ahşap pano zemininin özenle gerçekleştirilmesinde de bulunabilir. Tahta yığınları motifi ilk kez bu işinde görülür. Değişen vinyetlerin ya da sahnelerin aynı kompozisyonda yer alması da ilk kez bu resimde kullanılmıştır.
Burada sanatçı formel perspektifi özellikle reddederken kazılı deliklerle derinlik duygusu yaratarak bir kaygısını ortaya koyar. Yaşamı kurmak ve sürdürmek için dünyayı yönlendirme ve idare etme fikri daha sonra Büyük Ülke baskısında da ele alınan bir temadır. Boyanın tonu, figürlerin hareketi, delikler ve perspektiften kaçınılması hep erken dönem Flaman ressamlarını hatırlatan unsurlardır.
Louis İçin (Savaş Ateşiyle) (1995)
Tek Parçalık Gerçek (1998)
Bu eserde gördüğümüz altın rengi arka planın yekpare bloklar şeklinde uygulanması, kareler halindeki incecik altın varakların yekpare bir altın varak kafesi oluşturacak şekilde yan yana dizildiği sulu yaldızlamayı hatırlatır. Rönesans mihrap parçalarından aşina olunan bu teknik burada çağdaş bir yaklaşımla kullanılır ve Stephen Chambers’ın sıkıntılı figürlerine aydınlık bir arka plan sağlar.
Elektrik (1995)
Türk Sakaları (2006)
Chambers'ın eserlerinin ortak özelliklerinden biri onlara evrensel bir cazibe sağlayan güzelliğidir. Kuşlar, onun için alışılmadık bir öznedir ve işin kompozisyonu da özgündür; ağaç dalları soyut, saran bir desen sağlar ve renkli ışıklar zinciri biçimi vurgular. Sanatçının bütün eserlerinde güzelliğin niteliği izleyicinin dikkatini çekme ve meşgul etme etkisine sahiptir.
Blake Resimleri
Serinin başlangıcı, 2002 yılında bir galerinin, çeşitli çağdaş sanatçılara verdiği siparişle Londra, Tate Gallery'de sergilenen William Blake'in resimlerini yeniden yorumlamalarını istemesine dayanır. Galerinin seçtiği sanatçılar arasında yer alan Chambers, bu sipariş üzerine üç iş gerçekleştirdi ve daha sonra seriye devam etme isteği duydu. İşlerin çoğu Blake'in "Cennetin Kapısı" adlı eserinden türemişti. Sonraki işler yorumlama olarak daha az doğrudandır; Blake'in İncil hikayelerini, resmedilmiş sahnelere daha çağdaş yorumlar getirerek değişken anlatılara tercüme eder. Örneğin "Makas" ve "İki Kara Melek"te, melek rahatı kaçmış bir yörünge sunar. Chambers her zaman William Blake'i hem asi hem de sıradan İngiliz tipini temsil eden biri olarak görmüştür.
Makas (2002-2006)
Kılıç (2002-2006)
Harman (2002-2006)
Bulunmuş Küçük Çocuk (2007)
İki Siyah Melek (2006)
Siyah Kasket (2002-2006)
Kömürcü Kızkardeşim (2006)
Yıkılmaz Ağaç (2001)
Azize Ursula (Tazı ve Aşk ile) (2007)
Bela Belayı Bulur
20 aside yedirme baskıdan oluşan bu sıradışı seri Chambers'ın, Hindu tanrıçası Kali'nin Norveç tantısı Loki ile buluşmasıyla oluşacak çarpışma üzerine düşünmesiyle başladı. Ardından Chambers, kurgu metinlerin sayfalarında var olan veya farklı dönemlerde yaşamış ve gerçekte asla buluşamayacak karakterler arasında hayali ilişkiler kurmaya başladı. Büyük Ülke baskısında olduğu gibi, burada da Chambers'ın hayal ettiği gerilimler, imgelerin zengin zarafetiyle yumuşatılıyor. Figürlerin üzerinde görülen karmaşık ayrıntılar önceki resimlerinde de uyguladığı bir tekniktir ve nötr bir arka plana karşı figürleri etkili bir biçimde vurgular, bu hayali kahramanların karmaşık psikolojik durumlarıyla ilgili duyguyu izleyiciye aktarır.
Venedik Baskıları
Chambers bu monotip baskıları (renk uygulama yöntemi sayesinde kağıt üzerine yapılmış resimleri andıran tek nüsha baskı) 2005'te Venedik'teki iki haftalık bir baskı ihtisası sırasında geliştirdi. İlhamını Bizans mimarisi kadar Venedik'in zengin tarihi, güzel sanatlar birikimi ve modern hayatından alır.
 Kişiler arasındaki iletişim, Büyük Ülke'de de görülen konuşma balonlarıyla sağlanır, bunların boş olması izleyiciyi iletişimin doğası üzerine düşünmeye davet eder. Büyük Ülke'de olduğu gibi bu işlerde de imgenin üzerine gelen ve görüntüyü bir arada tutacak şekilde "diken" bir mekanizma görevi gören kozmik soyut desen dikkati çeker.
Flaman Atasözleri
Pera Müzesi’ndeki sergiye özel olarak üretilen ve ilk kez sergilenen Flaman Atasözleri serisinin esin kaynağını, Chambers’ın uzun zamandır hayranlık duyduğu Pieter Brueghel’in (yak. 1525–1569) On İki Flaman Atasözü oluşturur. William Blake’ten yola çıkarak hazırladığı Cennetin Kapıları serisinde olduğu gibi, Chambers ilişkilendiği eserlerin uyarlamasını yapma ilhamı içindeydi. Brueghel’in bu on iki işi Chambers için, her birinin anlattığı masalla, bir cazibe kaynağıydı; zamansız olan ve insan zaafını, kibrini, oburluğunu ve daha pek çok şeyi gözler önüne seren bu atasözleri sanatçının deyişiyle "insan davranışıyla ilgili ebedi gerçeklerdir".
"Üzgün üzgün bakıp düşünmenin manası ne, buzağı boğulunca, kuyuyu doldururum iyice"
Bu resim buzağısının boğulduğunu görünce kuyuyu doldurarak “cezalandıran” ve böylece sonradan olacakları da çeken bir çiftçiyi gösterir.
"Ben zayıflarım, öteki şişmanlar, hep ağın arkasında balık tutarım"
"Faydasız işlere meyyal olan, domuzun yoluna gül döker"
"Neyi kovalarsam kovalayayım yakalayamam, hep aya karşı işerim"
"Ben bir dalkavuğum ve öyle bir mizacım var ki hep pelerinimi rüzgara savuruyorum"
"Zırhımı giydim, kılıcımı kuşandım, artık yiğit bir horozum, kedinin boynuna çanı takarım"
Bu resim, tepeden tırnağa silahlanmış bir adamı anlatır, o kadar yüreklenmiştir ki bir kedinin boynuna bir çan takacak cesareti bulur.
"Yanlış zamanda zar atan, sarhoşken içen, hem itibarından olur hem kokar"
"Komşumun sefası içime dokunur, şavkı suya düşen güneşe katlanamam"
"Mavi bir pelerinin altına saklanırım ama ne kadar saklansam da hemen tanınırım"
"Bir elimde ateş, bir elimde su, gevezelerin ve dedikoducuların yanında ağzımı sımsıkı tutarım"
"Hemen parlarım, suratsızım ve sonuçta koşup duvara kafamı çarparım"

Sergi hakkında aktarabileceğim fotoğraflar ve notların burada sonuna geldik, bana eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim :)

Retro

$
0
0
Giyimde, dekorasyonda retro detaylar, eski dokunuşlar çok hoşuma gidiyor. İki kat görünümlü, retro kedili şortumla bu hafta sonu pek keyifliydim doğrusu! Kışın da siyah çorap ve boğazlı bol bir kazakla giyeceğim günü iple çekiyorum, bunu diyeceğim aklımın ucundan geçmezdi ama soğuk günlerin özlemini çekiyorum! 
Nil'im kendi pusetini gezdiriyordu, sen de gel yanıma birlikte fotoğraf çektirelim dedim, hemen geldi biriciğim...
Bu aralar saçlarıma takmış durumdayım! Yine kısacık kestiresim var! Uzun halim artık bana çok klasik gelmeye başladı, daha enerjik bir görüntüye ihtiyacım var. Ayrıca bu sıcaklarda köpükle uğraşmak açık şekilde dolaşmak bana zor geliyor, devamlı topuz yapıyorum, madem devamlı topuz yapıcam neden uzatıyorum ki bu saçları diyorum. Prensim, annem ve eski günlerimi hatırlayan herkes beni uyarıyor, "o zamanlar çok pişman olmuştun çok ağlanmıştın aman ha sakın kestirme!" diyorlar, ama ben o pişmanlıklarımı hiç hatırlamıyorum ki kihhh kihhh :) Mesela şöyle bir model bana yakışmaz mı söyleyin lütfen, yoksa hiç kaşınmayıp oturmalı mıyım yerimde :)
Benim kendi seçimlerim varsa kızımın da var, yani artık başladık diyebiliriz :) Evden çıkarken ayakkabısını kendi seçiyor, eğer istediği şeyi giydirmezsem de yerlerde tepiniyor, Temmuz sıcağında yağmur çizmesi giydiği bile oldu! Neyseki o gün anneannesinin Saroz'dan aldığı plaj ayakkabısını seçti de derin bir oh çektim :)
Biz kızımla kısa bir kaçamak yaptık, hafta sonuna kadar buralarda yokuz, o zamana kadar kendinize iyi bakın, hepinize huzur dolu bir hafta diliyorum!

Bluz: Choies
Şort: Choies
Ayakkabı: Sammydress
Çanta: DKNY
Kolye: Diva
p.s. Niloşun arkadan bana bakışı süper di mi?! :)

Salıncak

$
0
0
Kızımla kısa kaçamağımız sona erdi ve döndüğümüzde İstanbul bizi gri ve sevimsiz yüzü ile karşıladı, hıh! Yeniden Bencik Koyu'na dönmek ve o yeşillikler arasında kaybolmak istedim resmen! Bilmeyenler için yazıyım Bencik Koyu Marmaris'in 24 km. dışında Datça Yolu üzerinde masmavi denizi ile harika bir koy. Şehir karmaşasından uzaklaşıp kafa dinlemek için birebir! 20 senedir böyle, umarım bir 20 sene daha bu bakirliğini ve temizliğini korur... Açıkçası Marmaris'e her gidişimde gördüğüm manzara beni çok üzüyor, eskiden virajlı yolu indiğimizde şehir aşağıda belirirdi ve babam mutlaka arabayı kenara çeker bir hatıra fotoğrafı çektirirdik. Bu sefer inerken babam "fotoğraf için durmamı ister misiniz?" diye sordu hiçbirimiz istemedik çünkü artık fotoğrafı çekilecek bir güzellik yoktu önümüzde :( Eskiden sadece kıyı şeridinde kalan yerleşim yerleri ve apart oteller artık o kadar geriye kadar gelmiş ki yeşillikten eser kalmamış geriye :( Bir başka günümüzü de Selimiye'de geçirmek istedik ama eskiden kendi halinde sakin bir belde olan burasının da keşfedilmenin getirdiği bir hırsa bürünmüş olduğunu farkettik üzülerek... En basitinden bir örnek size; geçen seneye kadar girişin ücretsiz olduğu Kaptan'ın Yeri kişi başı 20 Lira'ya çıkarmış giriş ücretini... Büyük bir hayal kırıklığı oldu doğrusu... En güzel yer bizim koyumuz diyerek kendimizi Bencik Koyu'nun yeşil kollarına, mavi sularına yeniden atıverdik...
Ahh böyle yan gelip yatmayı çok isterdim ama benim arı mayam yerinde durmadığı için bu pek mümkün olmadı :)
Salıncağa hep Nil binecek değil ya, şayet tatildeysek eğlenmek benim de hakkım ;)
Bu güzel salıncak fotoğrafları için canım ablama teşekkür ediyorum :)
Canım annem dokunduğu herşeyi güzelleştirmeyi iyi biliyor, boş kola şişelerine kılıf örüp vazo olarak değerlendirmiş :)
Kısacık tatilde Nil'in peşinde koşturmaktan oturmaya pek vakit bulamadım ama oturabildiğim nadir anlarda biraz bulmaca çözdüm, biraz da ablamın hediyesi "Papatya Kokulu Hikayeler" kitabına göz gezdirdim. Bazen şu telefonlar neden icat edildi ki diye söylenmiyor değilim doğrusu, yok mailleri bir oku, whatssup'tan cevap yaz, yok instagrama bak derken insanı esir alıyor gerçekten, aslında tatile çıkarken telefonu evde bırakmak gerek, içinizde bunu yapmaya cesaret eden oldu mu merak ediyorum :)
Elbise: Sheinside
Çok yakında Sheinside'ın harika bir çekilişi ile karşınızda olacağım, bu güzel çekilişi kaçırmayın derim :)
İyi haftalar herkese!

Sheinside Çekilişi !!!

$
0
0

Merhaba yine güzel bir çekiliş ile karşınızdayım! Bu seferki sponsorum bir önceki postta üzerimde görmüş olduğunuz yeşil elbisenin de kaynağı olan Sheinside!
Sheinside'ın Yaz Tatili konseptli çekilişinde bir okuyucuma bu linkten seçeceği, farklı kategoride yer alan 2 ürün birden hediye edilecek! Yani bir mayo ve yanında güneş gözlüğü seçebilirsiniz, veya bir elbise ve yanında bir mayo da olabilir, seçim size kalmış yeter ki aynı kategoriden (örneğin iki elbise birden gibi...) olmasın! Ben anlaşılır olması açısından size görmüş olduğunuz fotoğraflı örnekleri hazırladım ama siz bu linke tıklayarak daha farklı şeyler seçebilirsiniz elbette :)
Çekilişe katılabilmek için yapmanız gerekenler:
1. Sheinside sitesine kayıt olmanız,
2. Sheinside facebook sayfasını beğenmeniz,
3. Sheinside sitesine hangi e-mail adresiyle kayıt olduysanız o e-mail adresinizi buraya yorum olarak bırakmanız gerekiyor. İlk 2 şartı yerine getirmeyenler çekilişe hak kazanamayacaklardır.
Bu çekiliş kaçmaz diyorum ben, siz ne dersiniz? Çekiliş bayram sonrasına kadar devam edecek ve kazanan isim 5 Ağustos'ta belli olacak.
Uzakdoğu kaynaklı sitelerde ürünlerin gelmesi 3-4 haftayı bulabilmektedir, çekilişe katılırken bu ayrıntıyı göz önünde bulundurmayı lütfen unutmayın. Teşekkürler :)

Bayramınız Kutlu Olsun!

$
0
0
Hepinizin Ramazan Bayramı'nı kutluyor, büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpüyorum! Daha nice bayramlara hep birlikte girelim inşallah :)
Sevgilerimle...

Marilyn

$
0
0
 
Merhaba, bayramınız nasıl geçti? Keyifler yerinde miydi? Bu sene tüm ailenin bir arada olduğu bir bayram geçirdiğimiz için ben çok ama çok mutluyum! Hep birlikte bayramlaşıp bize her zaman nasip olmayan bu değerli anların tadını çıkardık. Kızım büyüklerinden işli mendil içerisinde bayram harçlığını aldı, baklavalar yendi, sohbetler edildi. Ve bir bayram da böylece sona erdi...
Bayram sona erdi ama benim bayram çekilişim daha bitmedi ;) Üzerimdeki Sheinside t-shirtümleSheinside sponsorluğunda düzenlediğim çekilişin halen devam etmekte olduğunu sizlere hatırlatmak istedim ;) Hâlâ katılmadıysanız bu fırsatı kaçırmayın derim ben!
T-shirt: Sheinside
Jean: Zara
Ayakkabı: Toms
Çanta: Nine West


Anahtar

$
0
0
Filozof Eric Hoffer "Çocuklar cennetin anahtarlarıdır" demiş, ne de güzel söylemiş... Onlar bize bütün mutlulukların kapısını açıyorlar... 2 Ağustos cumartesi günü benim mutluluk anahtarım; Nil'imin doğum günüydü. 2 yıl ne kadar da hızlı geçti, kuzucuğum ne çok değişti, bu anlara geri döndüğümde şaşıyorum bu değişime! O bizi şaşırtıyor, güldürüyor, eğlendiriyor, yaramazlıklarıyla korkutuyor :) Onun her anına şahit olmak büyük bir mutluluk! Dilerim Allah isteyen herkesi çocuk sahibi yapar, ben Nil'ime çok zor sahip oldum bu yüzden bunu laf olsun diye değil, yüreğimin ta derininden hissederek diliyorum...
Nil'im benim en büyük anahtarım, onu kalbimde taşıyorum devamlı... Ama boynumda da birkaç anahtar taşıyabilirim sanırım ;)
Sizin mutluluk kapınızı açan anahtarınız ne bilmiyorum ama her ne ise onu sıkı sıkıya tutun olur mu?
Hepinize mutlu bir hafta dilerim :)
Kolye: Choies
Sulu boya resim: Canım ablamın fırçasından ;)

Sheinside Çekiliş Sonucu

$
0
0
Sheinside çekilişi sona erdi! Vakit ayırıp çekilişe katılan tüm okuyucularıma teşekkür ederim :)
Kazanan isim 28. sırada yer alan Pınar Tatlısu Moralı oldu, kendisini tebrik ediyorum! Sevgili Pınar'dan bu linkten seçeceği 2 ürünü iletişim adresi ile birlikte bana mail olarak göndermesini rica ediyorum... 
Sponsorum Sheinside'a da bu güzel hediyeler için ayrıca teşekkür ediyorum! Eylül çekilişinde buluşmak dileğiyle!

Mu

$
0
0
Kızımın doğum günü için bu sene sade bir akşam yemeği tercih ettik. Açıkçası Nil 2 yaşını hiç hatırlamayacağı için böyle büyük bir organizasyona kalkışmak istemedik. Ben de geçen seneki gibi evde kutlama modunda hiç değildim. Bu yüzden çekirdek ailemizi de yanımıza alıp keyifli bir akşam yemeği eşliğinde bugünü kutlamış olduk. Herkese de tavsiye ederim, tantanadan uzak, yorgunluk ve telaş olmadan, sevdiklerinizle bir arada anın tadını gerçekten çıkartabiliyorsunuz bu sayede ;)
O akşam için tercihimi yeni aldığım mavi elbiseden yana kullandım. Çok uzun bir süredir Uzakdoğu sitelerden alışveriş yapıyorum, Front Row Shop favori mağazalarım arasında yer alıyor, fiyatlar diğer sitelere nazaran biraz yüksek gibi görünse de ürün kalitesi standardın üstünde, paketlemesi bile çok özel, örneğin bu elbisem kumaş kılıf içinde geldi...
Annesinin birtanesi böyle nerelere dalmış gitmiş acaba :)
Ayakkabı tercihimi de Marks & Spencer'dan aldığım, kotla, şortla, etekle farklı şekilde kombin yapabildiğim gümüş stiletto'lardan yana kullandım.
Niloşumun ayakkabısı da gümüş rengiydi :) Anne kız pek uyumluyduk doğrusu!
O akşama dair özel olan tek şey Pelit'e yaptırdığımız bu pastaydı... Niloş Gymboree'ye gittiğinden beri oranın maskotu olan palyaçoya hayran, aslında bu palyaçonun ismi Gymbo ama Niloş ona "Mu" diyor :) Evden çıkarken eğer unuttuysa dönüp Mu'sunu alıp öyle çıkıyor. Mu ile yatıyor. Arabada Mu şarkıları dinliyor. Bana bu kadar düşkün değil valla :P Ehh hal böyle olunca da pastamız Mu esintili oldu...
Birtanecik prensesim iyi ki geldin, iyi ki bizi seçtin herşeyim, nice nice yaşlarını hep birlikte sağlıkla mutlulukla kutlayalım inşallah, seni çok ama çoooook seviyoruz!
Elbise: Frontrowshop
Ayakkabı: Marks & Spencer
Çanta: Mudo
Küpe: Diva
Niloş'un elbisesi: Carter's
Ayakkabısı: Michael Kors
Tokası: Accessorize

İnternet Hırsızlığı

$
0
0


Bir kişinin uyarısı sayesinde bir facebook sayfasında Nil'in ve eşimin fotoğraflarının kullanıldığını öğrendim. Site sahibi Nil'e Asya ismini vermiş maşallah kendi çocuğu ve eşiymiş gibi sayfasına koymuş, fotoğrafların altına da benim blogda yazdığım yazıları birebir alıp kendisi yazmış gibi kullanmış, birçok takipçisi de ona inanıp "Allah bağışlasın" gibi yorumlarda bulunmuş. Çok uzun yıllardan beri blog tuttuğum için benzer hırsızlıklara çok şahit oldum, yaptığım takıları taklit edenleri, çocuğumun doğumu öncesi hazırladığım bebek şekerlerinin fotoğraflarını çalıp sanki kendi yapmış gibi satmaya çalışan butik pastacıları bile gördüm. Ama işin içine ailemin fotoğrafları girince durum çok daha rahatsız edici bir hal alıyor ve orada bir dur bakalım diyor insan. Sanal ortamın iyi getirileri olduğu gibi böyle kötü götürüleri de olabiliyor ne yazık ki... Neyseki artık işler eskisi gibi yürümüyor, bir başkasına ait fotoğrafı çalıp kullanmak bu kadar basit değil, bu ciddi bir suç kapsamına giriyor. Bakın Türk Ceza Kanunu'muzun 135. maddesi bu konu hakkında ne diyor:

Kişisel verilerin kaydedilmesi 
(1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye (Değişik ibare: 6526 - 21.2.2014 / m.3) “bir yıldan” üç yıla kadar hapis cezası verilir. 
 (2) Kişilerin siyasi, felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.


Peki kişisel verileriniz internet ortamında başkaları tarafından paylaşılırsa nasıl bir tutum izlemeniz gerekiyor? Bu konuda Siber Suçlar'a başvurup fotoğraflarınızı çalanlar hakkında bir dilekçe imzalayarak adli takip sürecini başlatabilirsiniz.

Adli kurumlara başvurmadan önce aşağıdaki işlemleri yapmanız çözüm sürecini hızlandıracaktır.
1. Hesabın olduğu siteye sahte hesabı şikayet ediniz.
2. Mağdur olduğunuz suç şahsi müracaat ile adli takibi yapılacak suçlardandır.
3. Suçu anlatan bir dilekçe yazıp imzalayınız.
4. İmzaladığınız form ile
a. Suçun işlendiği yerden sorumlu polis merkez amirliğine,
b. Suçun işlendiği yerden sorumlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na,
c. Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne müracaat edebilirsiniz.
İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ
SİBER SUÇLARLA MÜCADELE ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ
Adres: Adnan Menderes Bulvarı (Vatan Cad.) Hırka-i Şerif Mahallesi İstanbul Emniyet Müdürlüğü B blok Zeminkat

Bu konuyu detaylıca yazmak istedim ki artık fotoğraf çalıp kullanmanın bu kadar basit birşey olmadığı, özellikle 13 yaşın altında çocuk fotoğraflarının ebeveynlerinin izni dışında kullanılmasının çok daha büyük cezai yaptırımları olduğu anlaşılsın. Ayrıca bilmeyenler için söylemek isterim bir sayfayı kapatsanız bile geriye dönük olarak tüm paylaşımlarınız ortaya çıkartılıyor, IP adresinizden kimliğiniz hemen tespit edilebiliyor. Siz silseniz bile yaptığınız her şeyin kayıt altında tutulduğunu unutmayın! Bundan sonra bir blogdan özellikle de benim blogumdan fotoğraf çalmayı düşünen olursa oturup bunu bir daha düşünsün bence! Bu konuda hiç şakam yok! Ve başkasının hayatını kopyalayacağına kendine gerçek bir hayat kursun!

Kabak

$
0
0


Aşağıda yazdığım konuyla ilgili bir de tavsiye de bulunmak istiyorum; eğer bir blogunuz varsa blogunuzu okuyanların IP adreslerini tespit eden bir programı (internette bununla ilgili çeşitli programlar mevcut) mutlaka blogunuza kaydetmenizi öneririm. Böylece sayfanıza kimler girmiş, saat kaçta girmiş, hangi sayfalarda gezinmiş, bulunduğu şehirden, bilgisayarlarının işletim sistemine hatta kullandıkları internet firmasına kadar birçok şeyi görebiliyorsunuz. Eğer sizin bir fotoğrafınızı kaydediyorsa bundan haberdar olabiliyorsunuz. Eğer şirket serverını kullanarak blogunuzu okuyorsa şirket adı bile ortaya çıkıyor. Uzun yıllardır blog tuttuğum ve burada birçok özel fotoğrafımı paylaştığım için ben kendimce böyle bir önlem aldım. Bu sayede birçok kişiyi tespit etme imkanım oldu. Yani biri fotoğrafınızı çalıp kullanıp sonra da bilgisayarıma virüs girmiş, bilgisayarım hacklenmiş, fotoğrafları koyan ben değilim gibi bahanelere sığınamıyor çünkü IP adresinden neyi ne zaman nerede yaptığı kabak gibi ortaya çıkıyor :) Neyse sadede geliyim; bloguma girenlerin IP numaraları daima kayıt altında tutuluyor, fotoğrafımı çalan ve kullanan kişiler hakkında hiç düşünmeden bu IP numaraları ile birlikte haklarında suç duyurusunda bulunacağımı söylemek isterim, çok tatlı görünürüm ama pisim de pistir hani benden söylemesi ;)

Wanelo

$
0
0

Bugünlerde yeni eğlencem Wanelo oldu, Pinterest'in bir çeşidi diyebiliriz ama ondan farkı burada gördüğünüz her şeyi satın alabiliyor olmanız, içinde birçok marka bulunuyor, istediğiniz markayı takip edebiliyorsunuz. Ben bir şey satın almasam bile beğendiğim şeyleri kaydediyorum, gözüme güzel gelen şeyleri bir çatı altında toplamak hoşuma gidiyor :) Benim Wanelo sayfama buradan bakabilirsiniz, üye olursanız da haberim olsun ki sizi takibe alıyım ay neydi o sinir slogan? Hıh buldum "TAKİBE TAKİP" kihhh kihhhh :P

Çentik /

$
0
0
 
Dün güzel ablamı ve tatlı yeğenlerimi yolcu ettik, zaman onlarla su gibi aktı geçti, 1 ay nasıl geçti hiç anlamadım bile, kısacık zaman diliminde tüm abla kardeşlikleri yaptık, güldük, eğlendik, dertleştik, hatta didiştik bile hii hii 1 senelik bekleyiş için duvara çentik atmaya başladım şimdiden, bugün ilk gün / yarın ikinci gün olacak X... Canım ablam sizleri yine dört gözle bekleyeceğiz burada, seni çok seviyorum, yeğenlerimi de ♥ ♥ 
Bu tatlı üçlünün yeniden bir araya geleceği günü iple çekiyorum!
Ablamın kimonosu: Choies
Elbisesi: Mudo
Çantası: Fossil
Fotoğraf Makinesi: Fuji Instax Mini
Gülümsemesi: Eşşsiz! :)

Cart

$
0
0
 
Son zamanlarda normalde hiç rağbet etmediğim portakal rengi, mavi, kırmızı gibi cart renklere yönelir oldum. Oysa eskiden dolabımı açtığımda daha çok pastel tonlara giderdi elim... Ama artık giydiğim kıyafet bana enerji katsın derdindeyim. Bu bayramda ikram edilen şekerler gibi rengarenk olmayı tercih ettim. Yaşlandıkça huy mu değiştiriyorum nedir :)

Takım Etek & Bluz: Choies
Çanta: Tchibo
Babet: Banana Republic
Küpe: Diva

Chic D'antan

$
0
0
Bakmayın siz birkaç post öncesinde esip gürlediğime... Zaman zaman tatsız olaylar yaşasam da blogum sayesinde çok güzel insanlarla tanışma fırsatım oldu, burasının bana iyi anlamda kattıklarını asla inkar edemem, belki de bu  sebeple 2006 yılından beri bıkıp usanmadan yazmaya devam ediyorum, aynı heyecanla...
Geçtiğimiz hafta hem blogumdan hem de instagramdan beni takip eden tatlı mı tatlı bir anne ile sevgili Tuba ile tanıştım, biz çaylarımızı içerken Tuba'nın minik prensi Aybars ve benim arı mayam da oyun oynadılar. Tuba'cığım bu güzel çantayı işlerken "bu tam Noni'lik" diye düşünmüş, Nil için de bu güzel tabloyu hazırlamış, harika bir paketle hediye etti ikisini de, çok mutlu oldum, aynı zamanda da çok duygulandım. Kalplerinizde özel bir yerimin olduğunu bilmek öyle mutluluk verici ki... Bunun için size çok teşekkür ederim, Tuba'cığım en çok da sana... Bu güzel kanaviçeleri işleyen o güzel ellerine sağlık canım!
Kanaviçe işlemek aslında oldukça dinlendirici bir uğraş, ben de bir kere denemiştim ama bu ilk ve son denemem olmuştu :) Moskova'da harika kanaviçeler vardı, hobi mağazalarına girer sanki kendim yapacakmışım gibi tek tek bakardım ne desenler var diye... Ama işlediğim bu şahane tavuktan sonra bir daha kanaviçe işlemeye cesaret edemedim. Bu tip el işlerini işin erbaplarına bırakmak en iyisi ;) Tuba'cığım çantam gibi daha birçok güzel kanaviçeler işlemiş, yaptıklarını Misscat Design'da görebilirsiniz...
Bu güzel kolyeyi de yine çok sevdiğim bir başka blog arkadaşım; canım Gül hediye etmişti tam 4 buçuk sene önce... Gül şu anda bunu okuyorsan gördüğün gibi kolyemi hala büyük bir keyifle takıyorum canım ;)
Hepinize bisküvi tadında tatlı mı tatlı bir hafta dilerim!
Bluz: Polo Garage
Etek: H&M
Babet: Marks & Spencer
Mekan: Ve Cafe
p.s. Fotoğraflarımı çeken canım arkadaşım Selin'e de çok teşekkür ediyorum ;)

ILAN

$
0
0
Ablamların ardından hayatımız yine eski rutinine döndü, onları çok arıyorum, mutlu bir anımda keşke onlar da şimdi burada olsalardı diyorum ama şu da bir gerçek ki bu gidip gelmeleri yıllar içinde içime sindirmiş durumdayım, artık eskisi gibi üzülmüyorum, mutluyum onlar için ve kendi adıma da onlarla birlikte geçirdiğim zamanlar için...Yeter ki sağlıklı olalım hepimiz, en önemlisi bu benim için...
Canım ablam bu gelişinde bana öyle özel bir hediye getirdi ki, kara kedi aşkımı iyi bildiği için bu kutuyu özel olarak yaptırmış. Gözleri bile yeşil, aynen Miso'm gibi :) Kara kedili kutumu görür görmez bayıldım ama esas beni şaşırtan şey bu güzel cam kutuyu yapan kişinin eniştemin amcası olduğunu öğrenmem oldu! İlhan Amca'nın camdan böyle harikalar yarattığını bilmiyordum! Vitrayı, etrafındaki bakırı, tüm deseni baştan sona kendisi yapıyormuş, inanılmaz doğrusu!
Kutuyu açınca kapağın düşmemesi için minik zincir bile düşünülmüş, harika di mi?
İlhan Amca'nın yaptığı diğer cam işlerini Etsy sayfası ILAN'da bulabilirsiniz...
"Dear uncle İlhan, my box is so adorable and unique, I still can not believe you made this, how lucky I'm that it made all this way without any damage, thank you so much!"

Wishlist #6875

$
0
0
Altı bin sekiz yüz küsür numaralı istek listemi açıklıyorum hazır mısınız :)
Sarı, siyah ve beyazı bir arada sevmeyen var mı aranızda? Varsa ya şimdi ortaya çıksın ya da sonsuza dek sussun :) Ben sarı rengi özellikle çizgililerle karıştırmaya bayılıyorum. Bu nedenle listeme çizgili bir bluz, sarı bir etek ve bu botları ekledim, özellikle de botlaaar diyorum!
Bu muzlu t-shirt bana çok Andy Warhol tarzı geldi, o yüzden çok sevdim! Altına şu aralar niyeyse takmış durumda olduğum dama desenli bir etek ve kalın tabanlı bir ayakkabı ile fena durmaz diye düşünüyorum. 
Yine çizgili hep çizgili, yazın kışın vazgeçilmezi :) Çizgili bir t-shirt, kısa beyaz bir şort ve altına da desenli platform sandallar ile yaza noktayı koyabilirim ;)

Pirana

$
0
0
Bu güzel kareleri canım ablam buradayken çekmişti, ne keyifli anlardı... Aahh keşke hep burada olsalar, o zaman ablamı blogumun full time fotoğrafçısı yapardım, hmmm bi dakka bi dakkaaa ben şimdi anlıyorum ablamın arkasına bakmadan neden kaçıp gittiğini kihhh kihhh :)
Bu arada size yeni bir haber: saçlarımı kısa kestirme kararı aldım! En son kahkül kestirmiştim ama istediğim değişikliği bende yaratmadı, yine sık sık toplamaya başladım, bari bir değişiklik yapacaksam tam yapıyım dedim ve kararımı verdim. Sonuç güzel olursa haftaya paylaşırım, yok olmaz hüsrana uğrarsam artık burada benim yerime bol bol börtü böcek çiçek resimleri görürsünüz, saçlarımın da 2 senede uzadığını hesaba katacak olursak 2 sene sahalardan uzak kalırım, efendim ahh keşke mi dediniz cık cık cık bunu size hiç yakıştıramadım doğrusu :P
Saçlarımı kestirme kararımı prensime ve anneme açıklayınca ikisinin de yorumu "kestir ama sonra sakın gelip bize ağlanma!!!" oldu, 2 sene önce kestirdiğimde çok pişman olmuşum ve onların başının etini yemişim :) Ay hiç hatırlamıyorum ki ben bunları :) Bir insan bu kadar balık hafızalı olur mu?! Amaaan battı balık yan gidermiş kökü bende nasılsa di mi ;)
Bana şimdiden şans dileyin aksi halde o batan balık bir anda piranaya döner ve sizin de başınızın etini yer ona göre :)
Mont: Choies
T-shirt: Twist
Kot Şort: Zara
Çanta: Yargıcı
Bot: Twist
Küpe: Massimo Dutti
Mu ve ben hepinize harika bir gün dileriz :)
Evrene not: Kuaförden çıkarken yüzümde işte aynen böyle bir ifade olmasını istiyorum :)
Viewing all 973 articles
Browse latest View live