Cört
Bugün Bayram
Ben bu bayramda...
(Bu arada kürke HAYIR!)
Cumartesi aldığım bir haber ile tüm şımarıklık kontenjanımı sonuna kadar kullandım :)
Sonra uzun zamandır hamurlarımı elime almadığımı farkettim, sahi en son ne zaman hamur yapmıştım ben? Gizemciğime sözüm vardı, aylar aylar sonraya kaldı, umarım beni affeder...
Geçen ay evlendiği için bir de bu minik fokları yaptım, çiçeği burnunda çifte ömür boyu mutluluklar !!!
Bu süs köpeğini de etsy'de görüp yaptım. Ama şunu anladım; araya zaman koydukça insan el becerisini yitiriyormuş :(
Sonra ne zamandır minyatür bir yüzüğümün olmasını istiyordum. Kendime bu çay fincanını yaptım, içine limonunu da ekledim ;)
Bu aralar daha çok minik takılara yöneliyorum, bu kuşlu minik yüzüğü de kendim için yaptım. Hep kendimi düşünmedim ama! Eylül sürpriz çekilişimi de unutmadım tabii, o da pek yakında ;)
Pazartesi itibariyle benim gibi rejime girenler el kaldırsın lütfen :)
Hepinize güzel bir hafta diliyorum!
Eylül Ayının Sürpriz Hamur Çekilişi
Bir de na ucundan ısırdığım bu yüssüğü koyuvedim...
Bir de züprüz hamur var. Emmeeee, bi dane sorum olcek: Sence şimdik Pissi nerde?
Civciv çıkacak, kuş çıkacak :)
Pissi işte burada :)
Bizim iflah olmaz Pissi köyün civcivlerini yemlemeyi bırakıp Facebook'ta bıldırcın avına çıktı :) Kendisine yem olmamak için sizi baştan uyarıyım! Hani olur da bir gün "eğer ordaysan, sen de benim gibi yalnızsan, duvarlara boş boş bakıyorsan, hayatının anlamını arıyorsan, arkadaşlığa, sevgiye en önemlisi sadakate açsan, kalbin pır pır atsın diyorsan, sıcak bir gülümseme için ben burdayım haydi ne duruyorsun..." gibi bir mesaj alırsanız uyarmadı demeyin :P Bu mesajı muhtemelen 100 hatuna daha copy paste şeklinde atıyor demektir :D
İşte buyrun, Pissi'nin ilk kurbanı belli oldu: Ela gözlü virüsün ela gözlerine bir aşk şiiri yazmaya başlamıştır bile ;) Kendisini tebrik ediyoruz ve amman Pissi'ye dikkat diyoruz ne de olsa pek sağlam papuç değil bizimkisi :)
Ayrıca en isabetli tahmini yapan Modapark.Net'e de ufak bir teselli armağanım var. Kızlar bana adreslerinizi gönderirseniz hediyeleriniz 1 ay içinde elinize geçmiş olur. Katılım için herkese çok teşekkür ediyor ve Ekim sürprizinde buluşmak üzere diyorum!!!
Domates Güzeli :)
Rezervasyon yok, boş gördüğünüz sandalyeye çömüyorsunuz sadece :)
Benim bahtıma da Anna düştü :)
Ellerimin uzun süredir bakıma ihtiyacı olduğu için ben sıcak manikürü seçtim...
Bloody Mary vaziyetlerinde olduğum için de kırmızı renk sana yakışır Nonişka dedim :P
Ta daaa ilk manikürüm Moskova milletine hayırlı uğurlu olsun!
O.P.I.'nin renklerine bayılıyorum, civciv geçen gün yeşil renk oje sürmüştü bayıldım, mesela yeşil benim hayatta aklıma gelmez, en kısa zamanda ben de denemek istiyorum! Bir de lacivert renge de bayılırım, bak şimdi kararsız kaldım, tipik bir boğa hatunu işte!
Hmmm bizimkisi de beğenmişe benziyor :)
Ben bu hafta sonunda...
Rusya’dan Ukrayna’ya, İspanya’dan ABD ve Kanada’ya pek çok heykeltraşın emek verdiği, 23 metre genişliğinde, 7 metre yüksekliğindeki bu panaromik sergide Rusya tarihinden pek çok figür ve olay canlandırılmış. Yabancı heykeltraşlar işe koyulmadan önce bir ay boyunca Rusya’yı gezip, tarih dersleri almış.
Bir sonraki sanat durağımız muhtemelen Puşkin veya Tretyakov müzesi olacak ama prensimin kalbine birden indirmek istemedim, alıştıra alıştıra söylemeyi düşünüyorum hiii hiii ;)
Çiroz
Hey büyük Allahım onu da yaratan sensin, beni de yaratan sen, e peki neden ona verdiğinin 2 katını bana verirsin :)
Ne zamandır Moskova yavruşka gözlemlerimi yazmak istiyordum. Burada kolumu sallasam 10 güzel yavruşkaya çarpar durumu yok! Yaptığım istatistiklere göre güzel hatunlar nüfusun %30'unu falan kapsıyor... Özellikle bir yere girdiğimde (market, metro, restaurant vs..) baykuş gibi kafamı her tarafa döndürüp kolaçan ediyorum ama öyle dünya güzelleriyle burun buruna gelmiyorum, ruh sağlığım açısından bu iyi bişey tabii hii hii :) Hepsi üstteki hatun gibi çırpı bacak da değil, balık etli kadın da fazlasıyla var, özellikle 40 yaş ve üstü kadınlar... Ama ister güzel olsun ister değil tüm hatunlar bakımlı olmak için büyük çaba sarfediyorlar. Makyajsız kadın yok nerdeyse. Bir de süslüler ama giyim konusunda çok şükür gelişme var. 3 sene önce geldiğimde pullu payetli ve dore renkli parlak giysiler görmekten ceylan gözlerim şeş beş olmuştu ama neyseki şimdi daha sade ve stil sahibi giyiniyorlar... Dekolteyi seviyorlar, uyumlu giyinmeye dikkat ediyorlar, ama acayip bir marka düşkünlüğü söz konusu, çakma Hermes görmekten fenalık geldi bana!
Marka sevdalarına rağmen kendi tarzını yaratanlar da var tabii. Özellikle çalışan hatunlar daha güzel ve kaliteli giyiniyor. Topuklu ayakkabılar hepsinin vazgeçilmezi, boyu 1.80 olan bile en yüksek ökçeli ayakkabasını giyip podyumda yürür gibi metroda salınıyor, bunu takdir etmek lazım :) Makyajda trend ise gözlere upuzun bir eyeliner çekmek, bakıyorum son zamanlarda ben de aynen onlar gibi makyaj yapar oldum, üzüm üzüme olayı! Bu kadar hatun incelersem olacağı bu tabii :P Makyaj yüksek topuklar, dekolteler vesaire... Aslında bir yerde onlara acıyorum çünkü her yer fokur fokur yavruşka kaynarken erkeklerin sayısı avuç içi kadar, hal böyle olunca da kendilerine ekstra özen gösteriyorlar, diğerlerinden bir farkı olması için... Benim bu gözlemlerim şehir merkezi için geçerli, dışarılara çıktıkça durum daha farklı olabilir... Yavruşka gözlemlerim şimdilik bu kadar ;)
Kurdele
Tsaritsyno ya da "Gelin Damat Cirit Atıyo" Parkı
Buyrun bismillah dakka bir gol bir yavruşka! Sen delikli bir kazağı altına ve de içine bişey giymeden üstüne çekersen Noni de seni çeker beybim, üzgünüm! Neyse biz kaldığımız yerden devam edelim :)
Tek renkli görüntü gelinle damatlar değildi elbette nedimeler de pek göz alıcıydı hatta fazlasıyla diyebilirim :P
Bal Festivali
Bir önceki postta belirttiğim gibi bizim Tsaritsyno'ya gitmemizin asıl amacı Bal Festivali'ni gezmekti... Tesadüfen parkını da keşfettik ki bundan hiç şikayetçi değiliz ;)
Panayıra doğru giden yolu kısa sürede bulduk...
Şu Rusların dilbilgisi mantalitesini asla anlayamayacağım! Yukarda görmüş olduğunuz mega'daki "g" harfi aslında "d" ama el yazısı ile yazınca D oluyor G... Aynı şekilde Restoran da el yazısı ile yazılınca Resmoran oluyor, hey Yarabbim! Zaten diliniz yeterince karışık bir de harfleri böyle mutasyona uğratmaya ne gerek vardı canım!!!
Festival alanında bizi kalabalık & onlarca bal tezgahı karşıladı...
Her tezgahın önünde böyle tadımlık ballar vardı...Merail'ciğimin önerdiği grechka (karabuğday) ve kestane ballarının da tadına baktık...
Herkes ağzına bir kaşık bal çaldı :)
Ha gayret teyzem sana güveniyorum başarabilirsin !
Beyime dedim ki al beyim dedim al makineyi de bal yerkene beni çek dedim, beyim de çekti aha buyrun :P
Sanat eleştirmeni Abuziddin Tokmak'ın gözünden;
"Sanatçı burada esmer Anadolu kadınını flulaştırıp sarışın Avrupalı kadına zum yaparak toplumsal değer yargılarının zamanla nasıl yozlaştığını farklı bir perspektif ile izleyiciye sunmakta ve önemli bir noktayı değişik bir kompozisyon çizerek yüzümüze çarpmaktadır, bir diğer deyişle sanatçı her Anadolu kadının içinde mutlaka bir yavruşka olmalı mıdır sorusunu irdelememize yol açmaktadır..."
Bu kadar çeşitli balın arasında kafamız karışmadı değil ama sonunda kazanan ahududu balı oldu :)
Mansiyon ödülümüz de içeriğini pek bilemediğimiz (sözlükteki karşılığı sarı yonca olan) bu şekerleşmiş bala gitti...
Ballarımız itinayla paketlendi :)
İsmi Çak-Çak olan bu yerel tatlı da Tatar balcımızın bize ikramı oldu, Çak Çak'ı çaktırmadan poşetimizin içine atıverdi. Tadı aynen tulumba tatlısı gibiydi, bayıldık! Ama bu kadar bal testi sonunda içimiz de bayılmadı değil doğrusu! O gün bir kez daha anladık ki ne kadar tatlı olursa olsun bu hayatta herşey dozunda olduğu sürece güzel ;)
Mutfak Halleri
Burada bir tek hatunların boyu uzun sanıyorsanız yanılıyorsunuz! Bamyaları bile maşallah fasulye boyunda!
Hazır konu yemekten açılmışken yemeklerin vazgeçilmez partneri yoğurttan da bahsetmek istiyorum. Burada yoğurttan çok kefir gözde, ki bende onun tadını hiç sevmem! Bunun dışında meyveli yoğurtlar konusunda bir cennet, ona lafım yok. Ama gel gelelim bizim halis muhlis yoğurdumuz yok. Ama ben allem ettim kallem ettim en sonunda bizim damak zevkimize en uygun yoğurdu buldum. Eğer üstünde prostokvaşa yazıyorsa bingo! Mor olan daha sulu, küçük beyaz olan ise süzme yoğurt kıvamında ama ikisinin de tadı güzel...
Game Over
Ne dersiniz haksız mıyım?
Seni seviyorum çünkü...
Ama kırılgansın... Her zaman yattığın koltuğun yerini değiştirdik diye bize küsüp bir gece boyunca yanımıza uğramadan mutfakta tek başına oturabiliyorsun ki bu pek senlik bir şey değil... Aynı zamanda gururlusun da!
Mutfakta en büyük destekçilerimden birisin ;) Diğeri de prens zaten :)
Kapkara tüylerin arasından çıkan bir tutam beyaz kıllı göbeğin ilk kez görmüşüm gibi beni her seferinde güldürmeyi başarıyor :)
Şimdi söyle bakıyım, ben sana nasıl hayvan derim? Sen olsan olsan tatlı bir yoldaş olursun... Seni seviyorum Miso'm... Buradan eski dostların Tekir, Bediş ve Tarçın'a da selamlarımı gönderiyorum, onları da hiç unutmadım, hep kalbimdeler...
Denemeler
Biz bu hafta sonu bambaşka bir şey planlarken kendimizi Bora Bora'da bulduk, adasında değil canım cafe'sinde ;) Leziz sushilerinden tattık... Hmmm bir de daha iyi bir blogger olabilmek için fotoğraf denemeleri yaptım, çektim sildim, bir daha çektim, tekrar sildim... Yakında prens ya canın ya Canonun derse hiç şaşırmam :) Neyse az laf çok iş, bugün kendi küçük dünyama çekiliyorum, yarın Ekim çekilişi ile yine karşınızdayım ama ;)
"Plinius'un dediği gibi, herkes kendisi için bir derstir, elverir ki insan kendini yakından görmesini bilsin. Benim yaptığım, bildiklerimi söylemek değil, kendimi öğrenmektir; başkasına değil kendime ders veriyorum. Ama bunları başkalarına da anlatmakla kötü bir iş yapmıyorum: Bana yararı olan bu işin belki başkasına da yararı olabilir. Zaten benim bir şeye dokunduğum yok. Yalnız kendimle uğraşıyorum; delilik ediyorum, bundan zarar görecek başkası değil, benim; çünkü bu öyle bir delilik ki bende başlayıp bende bitiyor, hiçbir kötülüğe yol açmıyor."
Montaigne - Denemeler
Montaigne ne güzel söylemiş di mi :)
Hepinize harika bir hafta diliyorum!!!
Ekim Ayının Sürpriz Hamur Çekilişi
Pamuk şekeri tadında tacı...
Veee bir sürpriz hamuru bu ayın şanslı matmazeli için keyifle hazırladım! Bu ayki hamurum farklı birşey oldu, pissinin yüzünü eskitmek istemiyorum hi hii :)
Gelelim sorumuza; elbette aşk önemli, sevgi önemli, hava, su gibi temel yaşam unsurları da önemli ama bunların dışında ne olmadan yaşayamazsınız? Ben "saç köpüğü" diyorum zira onsuz aynen bir cadıya benziyorum öliyim daha iyi valla :P
Çekilişe katılmanız için yapmanız gereken tek şey bir isim veya rumuz bırakarak bu soruya cevap vermeniz, hepsi bu ;) Şanslı isim belli olana kadar oruvaa madamlar ;)
Veee...
Hepinize çekilişe katıldığınız için çok teşekkür ediyorum. Bu ayki fazla katılım açıkçası beni çok mutlu etti, demek ki yaptıklarımı beğendiniz ;) Peki uyuyan bu bebiş hakkında ne düşünüyorsunuz? Çok tatlı değil mi :) Bu sefer farklı bir hamur kullandım, gece karanlıkta parlayan hamurdan... Yaparken pek inanmadım gerçi buna, ama gerçekten hamur kuruduktan sonra karanlıktayken yeşil renge döndü, umarım bu ayın talihlisi bebişini beğenir ;) Ben de böyle tatlı bişey istiyorum, evren duy artık sesimi lüffeeennnnn :)
Bu ayın şanslısı 74. sırada pembe ve siyah renkten vazgeçemeyeceğini söyleyen Nil oldu, kendisini tebrik ediyorum ;)
Bronz
Benim de zaaflarım var işte :) Mesela bir aksesuara ilk görüşte aşık olmam için onun bronz renkte/detaylarda olması yeterli! Nedenini bilmiyorum ama bronz bir aksesuar kullandığımda o gün kendimi daha bir mutlu hissediyorum...
Bir kolyede...
Bu kolye canım ablamın hediyesi, çok özel bir yeri var bende, ne zaman taksam aramızdaki mesafeler birden kayboluyor sanki...
Bir küpede...
Bir yüzüğün taşlarını tutan tırnaklarda...
Bir kemerde...
Veya bir çantanın detaylarında...
Günün Karesi
Bir Reklam
Ben Noni!
Burası benim blogum!
Burda 640 postluk bir yer işgal ediyorum!
Bu postların yüzde 87'si fasa fiso olacak.
Hep hayal ederdim günün birinde 700 kişilik takipçim olur mu?
Yaptım, olacak!
Çünkü bu ülkede herkes eğlenceli güzel kaliteli bir blog okumayı hakediyor :)
Evet reklamlardan sonra yayınımıza kaldığımız yerden devam edebiliriz. Daha geçen gün internette Montaigne'i araştırdım. Hatta blogumda Denemeler'den alıntı yaptım. İçimden de Türkiye'ye gittiğimde bu kitaptan bir tane alıp elimin altında bulundurmalıyım diye geçirdim. Bugün tesadüfen karşıma bu kitap çıktı! Nasıl olduğunu bir sonraki postumda anlatacağım ;) Şimdi gelelim esas soruya; evren benim bu konudaki ricamı kırmadıysa içimden geçirdiğim diğer konuyla ilgili de bana bir kıyak yapar mı acaba? Lütfen "YAPTIM, OLACAK!" desin ;)