Quantcast
Channel: Noni
Viewing all 973 articles
Browse latest View live

Puantiye

0
0
Bu aralar puantiyeli her şeye takmış durumdayım, korkarım yakında yukarıdaki hatuna döneceğim kihh kihhh :)
Tulum: Choies
Clutch: Choies
Şal: Park Bravo
Loafer: Stradivarius
Ruj: Deborah #808

Az Sonra

0
0
Sheinsideçekiliş sonucunu az sonra açıklayacağım ama onun öncesinde araya girip bir ce-öö demek istedim :) Cumartesi günü rahatlığın ön planda olduğu bir gündü benim için, görür görmez aşık olduğum beyaz montumu ve neredeyse eşofman muamelesi yaptığım rahat şortumu üstüme geçirdim ve olabildiğince pastırma yazının tadını çıkarttım...
Mont: Sheinside
Kazak: Mango
Şapka & Şort: Zara
Çanta: Pull&Bear
Botlar: Dress Lilly

Veee...

0
0
Ayyy laptop'ım arızalanır gibi oldu küçük çaplı bir kriz geçirip yine aranıza geri geldim :P Şu anda da biraz hafiften tırsarak bu postu yazıyorum umarım kapanıp beni yarı yolda bırakmaz! Çektiğim bir sürü sergi fotoğrafları duruyordu içinde, bir daha açılmasaydı valla en çok o fotoğrafların gitmesine üzülürdüm. Hepsini başka bir yere yedekleyip derin bir oh çektikten sonra çekiliş sonucuna geçebilirim şimdi :)
Şartları yerine getiren 69 kişi arasında;
Mantonun talihlisi 34. sıradaki sevgili "mintiwall" oldu, soğuk kış günlerine hazırlandığımız şu günlerde sımsıcak sarmalasın yeni mantosu mintiwall'u :)

Gömlek ise 52. sırada yorum bırakan sevgili "Cansanat Tasarım"ın oldu, giydikçe beni hatırlasın sevgili Tülay :)
Göstermiş olduğunuz ilgi ve katılımınız için hepinize teşekkür ederim. Aralık ayı çekilişimde buluşmak dileğiyle! 

Afilli Kitap

0
0
Ne zamandır kafamda bir fotoğraf albümü sorusu vardı. Nil'in 1 yaş doğum gününde çok güzel bir albüm hazırlatmıştık ama bu seneki doğum gününü sade bir şekilde kutladığımız için özel olarak bir fotoğrafçı ile çalışma yapmamıştık. Zaten canım arkadaşım Selin bizi o kadar güzel kareliyor ki böyle bir çalışmaya ihtiyaç da duymadım. Ama Nil'imin biriken güzel fotoğraflarını sadece bilgisayarda hapsetmek de istemedim. Tam da bu esnada karşıma Afilli Kitapçıktı. Afilli Kitap da neyin nesi diye soracak olursanız Türkiye’nin ilk online fotokitap yapma servisi olarak özetleyebilirim size. Sıradan bir albümden ziyade yayın evinden çıkmış özel bir kitap tadında sunuyor fotoğraflarınızı size... İşin en güzel tarafı ise taslağını tamamen sizin kendinizin belirlemesi... Ayrıca “arkadaşını davet et” seçeneği sayesinde, hazırladığınız fotokitap’a arkadaşlarınızı davet edip, onların da fotoğraf eklemesini sağlayabiliyorsunuz. Fotokitabınız hem sizin hem de sevdiklerinizin katkısıyla oluşuyor bir yerde...

Sitenin menüsü çok kolay, zaten sıkıştığınız noktada online destek hizmetinden yardım alabiliyorsunuz. Fotoğraflarınızı yükleyip, temanızı seçip fotokitabınızı kendiniz istediğiniz şekilde hazırlayabiliyorsunuz ve altlarına da o fotoğrafın hikayesini yazabiliyorsunuz. Hemen o anda sipariş vermek zorunda da değilsiniz. Fotoğrafların seçimi konusunda biraz daha düşünmek istiyorsanız fotokitabınızı kaydedip çıkabiliyor ve istediğiniz zaman "Projelerim" klasörüne tıklayıp albümünüzü hazırlamaya kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Sipariş 7 iş günü içinde hazırlanıyor ve kargoya veriliyor. Açıkçası ben en çok fotoğrafları seçme kısmında zorlandım, bu bir yıl içinde o kadar çok fotoğraf birikmiş ki ve albümde yer almasını istediğim öyle çok fotoğraf var ki hangilerini seçmeliyim bilemedim :) Biraz daha ayıklama yapmaya ihtiyacım var, bunu da yaptıktan sonra siparişimi tamamlayacağım. Hazırlaması eğlenceli, beklemesi heyecanlı :) Ayrıca hediye olarak da çok güzel ve anlamlı!
İşte benim fotokitabımdan küçük bir görüntü... Henüz hazırlık aşamasında ve daha seçmem gereken bir dolu fotoğraf var! Çeneyi bırakıp afilli kitabımın en afilli şekilde görünmesi için çabalasam sanırım çok daha iyi olacak :) Sonucu sabırsızlıkla bekliyorum!

Tanışma Hikayem

0
0
Karaca Home keyifli bir yarışma başlattı; TanismaHikayem.com'a girip sevdiğiyle tanışma hikayesini anlatanlar Karaca Home aracılığıyla hem hikayelerini herkesin duymasını sağlayacaklar hem de Karaca Home'dan hediye kazanma şansına erişecekler!

Yarışmaya katılabilmek için yapmanız gerekenler:

* Karaca Home'u twitter hesabından takip etmek,
* 17 Kasım 2014 – 01 Aralık 2014 tarihleri arasında tanismahikayem.com’a girip sevdiğiniz kişi ile tanışma hikayenizi yazarak Twitter ve Facebook’ta paylaşılmasını sağlamak.

Kampanya sonunda gerçekleştirilecek çekiliş ile ödüller sahibini bulacak ve 3 kişi Karaca Home Vintage X-Large grubundan arzu ettiği desende nevresim takımına yorganıyla beraber sahip olacak. Siz de tanışma hikayenizi anlatmak ister misiniz? Eğer öyleyse detaylı bilgi için:

Ayşenur Kıvılcım / 0212 412 44 00 / info@karaca-home.com

Toz Pembe

0
0
Bugün valiz hazırlama günüm, yarın Nil'imle birlikte İzmir'e doğru uçuyoruz. Araya biraz zaman girince İzmir'i özellikle Bostanlı'yı özlediğimi farkettim. İstanbul'a da haksızlık etmek istemem ama İzmir'e gidince dünyayı daha toz pembe görüyorum bu yüzden bu kısa ziyaretler bana her zaman çok iyi geliyor. Umarım bu sefer de hava yine benden yana olur ;) Bu arada hazır valiz yapıyorken İzmir'lilere bir danışmak isterim; bu havalarda en iyi ne gider acaba? Manto ile deri ceket arasında kararsız kaldım, bana yardımcı olursanız sevinirim :)

Kendime not: Saçların çok kabarmaya başladı, dönünce kuaföre gitmeyi unutma!!!
Manto: Sheinside
Bluz: Zara
Jean: Topshop
Kolye: H&M
Çanta: Six
Oxford: Studio Rain

Kaos

0
0
Havalar giderek serinlemeye başlıyor, yani en azından geçtiğimiz cuma günü için bunu söyleyebilirim... Dereceler düşmeye başladıkça dolabımdaki tüylü ve kürklü şeyler de (tabii ki suni, gerçeği asla düşünülemez!) daha bir ön plana çıkmaya başladı. Kalın montlarımı dolabımda, hemen elimi attığımda ulaşabileceğim şekilde düzenledim. Ahh her boğa burcu mu böyle oluyor bilmiyorum ama iflah olmaz bir düzen takıntım var ve bu beni deli ediyor. Şöyle her şeyi dolaba tıkıştıran ve eline ne geçerse giyen biri olmayı çok isterdim ama ne mümkün! Bu düzene bir de renklere göre ayırma eklenince varın yaşadığım kaosu siz düşünün :)
Hepinize kaostan uzak mutlu bir hafta dilerim!
Deri Şort: Front Row Shop
Bluz: H&M
Çanta: Michael Kors
Botlar: H&M

Zaaf

0
0
Evet çizgili şeylere zaafım var, kabul kabul :)
Bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama saçlarım gözüme bayağı uzamış görünüyor :) İzmir'den döner dönmez saçımı yine kestireceğim, bu da kendime ikinci hatırlatmam olsun :)
Biz bugün yağmurlu bir sabaha uyandık ya siz? Hepimize mutlu bir gün diliyorum...
Kazak & Etek: Zara
Ayakkabı: Topshop
Çanta: Front Row Shop

Geldimmmm!

0
0
Ben geldimmm :) 1 haftalık bir aranın ardından yine aranızdayım. İzmir tatilimde sevdiklerimle hasret giderdim, boyozundan lor kurabiyesine, Reyhan'ın balka'sından Sevinç'in lavantalı kurabiyesine varana dek tüm tatları lüplettim (benim rejim gitti yine!), tesadüfen karşımıza çıkan bir gemi-müzeyi gezdim (fotoğrafları blogumda ayrıca paylaşacağım), Elfony'ciğim ve Doorstepping ile buluştum, bir de çok sevdiğim bir takıcıyı sizler için fotoğrafladım. Kaldığım son günü saymazsak İzmir'de çok güzel bir hava vardı, ara ara güneş yüzünü gösterdi kemiklerim bayram etti, neyse ki son gün soğudu da aklım kalmadan döndüm İstanbul'a :)
Bırrrr bu ne soğuk! Moskova'nın buz gibi havasını solumuş - hatta burnundaki kıllar dona dona solumuş - biri olarak (eksi 22'yi bile gördü bu beden!) bunu söylemem komik ama ben ütüyommmm! Kihhh kihhh iki yaşında bir bıdıkla  24 saat birarada olunca bebek dili kaçınılmaz oluyor, beni mazur görünüz efenim, inşallah ben de güzel Türkçe'mizi pek yakında ona öğreteceğim yani öyle umuyorum :)
Güzel Türkçe'miz dedikten sonra ardından oversized kaban dersem haklı olarak beni topa tutarsınız di mi :) O yüzden asla öyle bir şey demiyorum ;) Bu kış için bol bir kaban istiyordum, aslında gözüm ne zamandır bu mor kabandaydı ama ben karar verene kadar tükendi :( Ben de ona benzeyen bu gri renkli kabanı seçtim... Ayakkabılarımı da bu son gidişimde Bostanlı'da sevdiğim bir ayakkabıcıdan aldım.
Kırmızı berem ise blog arkadaşım sevgili Cansanat Tasarım'ın el emeği göz nuru! Cansanat Tasarım ile ilk kez Blogger Bazaar'da tanışmıştık. İkinci buluşmamız ise İzmir seyahatim öncesinde Cafe London'da oldu, öğlen molasında kahve içip sohbet ettik tabii Niloş bize izin verdiği müddetce :) Gülünce gözlerinin içi gülen, tatlı Tülay'cığıma bu güzel bere için çok teşekkür ediyorum, ellerine sağlık canım!
Bu arada gelir gelmez saçlarımı kestirdim :) Uçlardaki sarılar gitti, aslında kendi rengime dönmüş oldum ama gözüm pek alışamadı, belki gidip yine uçlarını açtırırım, bakalım hala düşünüyorum, ahh ne olacak benim şu kararsızlığım!
Hem yapmam gereken çok iş var hem de bloguma koymam gereken birçok yazı, ikisi bir arada nasıl olacak bilmiyorum ama en yakın zamanda bu sefer bir sergi yazısında buluşmak dileğiyle diyorum!
Kaban: Sheinside
Elbise: Front Row Shop
Bere: Cansanat Tasarım
Çanta: Zara
Oxford: Park Store (İzmir)

Zübeyde Hanım Eğitim ve Müze Gemisi

0
0
İzmir'e bu son gidişimde Pasaport'tan geçerken yeni yapılan kıyı düzenlemesine bir göz atmak istedik, neye niyet neye kısmet, karşımıza tesadüfen bu gemi müze çıktı. Müze olur da ben hiç durur muyum :) Tabii hemen içeri daldım. Vapura yetişmemiz gerektiği için biraz hızlı bir şekilde dolaştım ama yine de elimden geldiğince müzenin içini sizler için fotoğrafladım. İzmir'de yaşayanlar için belirtiyim; müze pazartesi dışında 10:00-16:00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.
Zübeyde Hanım gemisi 1987 yılında Şehir Hatları adına inşa edilmiş ve uzun yıllar İstanbul Boğazı'nın iki yakasında yolcu taşımacılığı yapmış, görevini tamamlayınca Zübeyde Hanım'ın kabrinin bulunduğu Karşıyaka sahiline demirlemiş. Mart 2014'te hem denizciliğin anlatıldığı eğitim merkezi hem de müze olarak hizmete açılmış. (Kaynak: Vikipedi)
Deniz feneri
Pusula şapkalı 
Manyetik pusula
Yön gösterme özelliği dünyanın manyetik alanına tabi olan, aynı kutuplu mıknatısların birbirini iteceği ve aykırı kutuplu mıknatısların birbirini çekeceği prensibine dayanarak yön gösteren aletlere "manyetik pusula" denir.
Sağlık malzeme seti
 Mutfak malzemeleri
1869-1900 yılları arasında tahlisiye istasyonlarında kullanılan malzemeler
Daktilo
Radyo
Solunum cihazı
Makine telgrafı
Aneroid barometre
Aneroid (havalı/sıvısız) barometre atmosfer basıncına bağlı olarak daralan ve genişleyen, daralma-genişleme miktarını da rakamlı bir düzenek sayesinde ölçek üzerinde işaret eden metal bir kutudur.
Kamera

Hoşgeldin Aralık!

0
0
2014'ün son ayına girdik bile, gerçekten bu sene benim için çok hızlı geçti, ne zaman yaz bitti kışa girdik seneyi bitirmek üzereyiz anlamadım bile!
Bu hafta sonu aslında niyetimiz 2. İstanbul Tasarım Bienali'ne gitmekti ama Papa'nın İstanbul ziyaretini duyunca, trafikte saatler geçirmek istemediğimiz için bundan vazgeçtik, onun yerine Niloş'un 789. park bienaline katıldık kihh kihhh :)
Sheinside'dan en son bu tunik elbiseyi aldım, boyu beklediğimden uzun gelince canım annemin maharetli ellerine teslim ettim, hemen kısalttı, ellerine sağlık canım annem!
Elbisenin yanında bir de bu eteği almıştım, üzerindeki kuğulara bayılmıştım ama kendi vücut tipime uymayan bir model olduğunu atlamışım. Eteği giydiğimde aynadaki görüntüm obez bir kuğu gibiydi vallahi :) Moskova günlerimden kalma dikiş bilgimi annemin tecrübesiyle birleştirip, eteğin modelini değiştirmeyi planlıyorum, bakalım sonuç iyi olursa burada paylaşırım...
Hepinize mutlu, keyifli bir hafta dilerim!
Tunik elbise: Sheinside
T-shirt & Şapka: Zara
Tayt: Tchibo
Botlar: Dress Lilly
Çanta: Sammydress

Biz Bize Fotoğraf Sergisi

0
0
Canım teyzem yıllardan beri çok güzel fotoğraflar çeker, bu hobisini de hiç hafife almaz, fotoğrafçılıkla ilgili kurslara katılır, kulüplere üye olur, hatta beni de teşvik ederek birlikte fotoğrafçılık kursuna gitmişliğimiz bile vardır (eğitim esnasında çektiğim fotoğrafların bir kısmını burada da paylaşmıştım)...
Canım teyzem hobisine karşı gösterdiği bu özenin meyvelerini toplamaya başladı bile :) Biz Bize Fotoğraf Grubu'nun 1. Karma Fotoğraf Sergisi'nde o da iki fotoğrafı ile yer aldı.
Biz de bu özel anı kaçırmak istemedik, serginin açılış kokteylinde ailecek hazır ve nazır bulunduk :)
Gelinle damadın dansettiği bu fotoğrafı teyzem Prag seyahatindeyken çekmiş, tıpkı bir film karesi gibi öyle di mi?
Teyzemin sergide yer alan diğer fotoğrafı da fotoğrafçılık kulübüyle birlikte gittikleri Yedi Göller gezisinde çektiği bu fotoğraf karesi... Her iki fotoğrafa da bayıldım!
Canım teyzem seninle gurur duyuyorum ve bir sonraki sergini heyecanla bekliyorum!
Niloş müzik dinletisine dalmışken ben de sergide yer alan diğer fotoğrafları (sergi alanı çok kalabalık olduğu için hepsini olamasa da bir kısmını) çektim... Sergi 6 Aralık'a kadar Caddebostan Kültür Merkezi'nde ziyaret edilebilir. Başta teyzem olmak üzere tüm fotoğrafçıları tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum, hepinizin ışığı bol olsun!
Durul Doğru
Figen Yazgaç
Serdar Uygunoğlu
Niyazi Aslan
Veli Karaca
Serdar Uygunoğlu
Bekir Kılıç
Sibel Ertürkmen
Yusuf Tatlıtürk
Kaan Hansoy
A. Nilüfer Erdendoğdu
Onur Avcı
Mehmet Kıratlı
Derya Fakir Yılmaz
Bekir Kılıç
Alvan Alver
Bekir Kılıç
Serdar Gökhan
Seda Yurtcanlı
Nedim Maden
Serdar Uygunoğlu
Erdem Sipahi
Murat Bakmaz
Seda Yurtcanlı
Nedim Maden

Suni

0
0
Teyzemin sergisine giderken Choies'dan yeni aldığım bluz ve eteği giydim. Kendimi daha feminen hissetmek istediğim zamanlarda diz altına kadar olan deri etekleri (tabii ki suni deri olanlarını) tercih ediyorum, hareketli bir pıtırcıkla pek konforlu hareket edemesem de itiraf etmeliym ki kendimi bu şekilde iyi hissediyorum, bazen biz hanımlar iyi görünmeyi rahat etmeye tercih ederiz öyle di mi ;)
Bluz: Choies
Etek: Choies
Çanta: Marks & Spencer
Bileklik: Dükkan Leyla
Küpe: Diva
Bot: Zara

Dükkan Leyla

0
0
Merhaba, haftaya cıvıl cıvıl bir başlangıç yapmak istedim :) Bostanlı'da çok sevdiğim, Nil'imle ne zaman bir gezintiye çıksak mutlaka içeriye girip bir göz attığım, ya kendime bir takı ya da bir sevdiğime biblo alıp yüzümde tebessümle ayrıldığım bir yer olan Dükkan Leyla'yı paylaşmak istedim sizlerle bugün...
Aslında gidip gördüğüm ve beğendiğim her mekanı blogum için fotoğraflamaya can atarım. Ama gelin görün ki ben normal hayatımda hiç girişken ve konuşkan biri olmadığım için (yanaklarım ve kulaklarım hemen al al olur!) çoğu zaman buna cesaret edemem ve bu isteğim içimde kalır :) Hoş birkaç defa cesaretimi toplayıp "mağazanızı blogum için fotoğraflayabilir miyim?" diye teklif ettiğim yerler olmuştu ama "hayır kesinlikle ürün çekimine izin veremiyoruz" veya "blog mu o ne oluyor ki?" gibi cesaret kırıcı yanıtlar yüzünden alı al moru mor çıkmıştım :) Ama İzmir'e bu son gidişimde tüm cesaretimi topladım, Dükkan Leyla'nın sahibesi sevgili Özlem Ezgi Hanım'ın güler yüzlülüğünden de güç alarak bunu teklif ettim ve kendisinden olumlu yanıt alınca büyük bir mutlulukla fotoğrafladım güzel dükkanını!
Rengarenk biblolar, el yapımı seramik duvar panoları, mineli kolyeler, el yapımı deri bileklikler, bronz yüzükler, oyalı küpeler, nazarlıklar, mumluklar, şallar... Dükkan Leyla'dan içeri girer girmez birbirinden güzel ürünler sarmalıyor dört bir yanınızı! 
Bostanlı'ya bir gün yolunuz düşerse benim yerime de Dükkan Leyla'ya girip bir dolaşın lütfen olur mu ;)
Keyifli dolaşmalar ve iyi haftalar dilerim herkese...
Dükkan Leyla
Adres: Cemal Gürsel Caddesi, No: 105/B, Bostanlı-Karşıyaka, İzmir
Tel: +90 (232) 362 00 11

Tasarruf

0
0
Yok yok yok zaman bana yetmiyor, ya da ben zamanı etkin kullanmayı bilmiyorum! Yayınlamak istediğim bir sürü post var ama gelin görün ki benim şarjım artık çabucak bitiyor, gün sonunda bilgisayarımı açacak halim bile kalmıyor. Hayatımın kocamaaaan kısmını Nil kaplamış durumda ve ben bu durumdan hiç şikayetçi değilim, aksine bundan büyük bir keyif alıyorum, gün boyunca onun sadece yanında olmaya değil onunla kaliteli zaman da geçirmeye önem veriyorum, bu yüzden diğer şeyler hep ikinci planda kalıyor benim için... Kendime ayırdığım küçücük zaman dilimini ise hala etkin kullanmayı beceremedim. Sanırım 2015'te bu yanımı iyileştirmeye çalışsam daha iyi olacak. Bunun için de hayatımda biraz temizlik yapmam gerekiyor, öncelikle şu instagram denen illetten uzak durmalıyım! Instagramda bir fotoğrafı beğendiğimi falan görürseniz lütfen bu yazımı bana hatırlatın :) Gerçekten artık kimsenin ne yediğini, ne giydiğini, yeni yıl tatilini nerede geçireceğini, çocuğuna en sağlıklı menüyü nasıl hazırladığını bla bla bla görmek dahi istemiyorum. Bu yazdıklarım için beni yadırgayabilirsiniz ama ona bakıyım, şuna da bir göz atıyım derken hayatımın gerçekten ciddi bir süresi boşuna geçmiş oluyor, tamam arada bir işe yaradığı anlar da oluyor, tavsiye alıyorum, yeniliklerden haberdar oluyorum ama bunun yanında büyük zaman kaybına da uğruyorum. Kaybettiğim zamanı bana geri ödeyin üleyyynnnn! Öhömmm öhöömmm şu anda hanımefendi çizgimden çıkmama neden olan şey tamamen zamanın yaşımla da doğru orantılı olarak ilerlemesidir, dikkate almayınız efenim... Nerede kalmıştık? Hıh yeni senede bundan böyle daha rafine olmak istiyorum, bunun için de zamandan tasarruf ederek işe başlayacağım, kendime ait zamanlarda daha çok kitap okuyacağım, hobilerime daha fazla zaman ayıracağım ve gereksiz ayrıntılardan kesinlikle uzak duracağım. Zamandan önce düşen şu çeneni kapamakla işe başlayabilirsin diyebilirsiniz valla haklısınız da saat gece yarısı 3 olmuş ve ben hala zamanı etkin kullanmaktan bahsediyorum :) Bu kafayla ben gram yol katedemem :P Hepinize güzel bir hafta diliyor ve de şimdi yatma zamanı diyorum!
Yelek: Choies
Kazak: Koton
Etek: Mango
Çanta: Persunmall

Blogger Dergisi

0
0
Pişşttt duydunuz mu? Artık biz blogger'ların da bir dergisi var! İlk sayısı bu ay çıkan Blogger Dergisi'nde ben de bir kombinimle yer aldım ;) Kendi blogumda aklıma estiği gibi rahat rahat yazıyorum ama söz konusu başka bir yayın olunca kısacık bir paragraf bile olsa yazı yazarken inanın çok zorlandım. Yayıncılıkla uğraşan, her ay bir yazı yetiştirmeye çalışan kişileri çok iyi anladım ve onları gerçekten takdir ettim!
Bu arada derginin sonbaharda çıkması planlandığı için sonbahar kombini hazırlamıştım ama yayın tarihinde biraz gecikme yaşanınca benim kombin kışa sarkmış oldu. 84 sayfalık dolu dolu bir dergi hazırlamak, birçok yazarı/bloggerı bir araya getirmek, röportajlar gerçekleştirmek gerçekten kolay bir iş değil. Bu yüzden sevgili Senem ve ekibini tebrik ediyor, yayın hayatlarında başarılar diliyor ve ilk sayılarında bana da yer verdikleri için çok teşekkür ediyorum! Blogger Dergisi'ne SS Design Butik'ten ulaşabilirsiniz, keyifli okumalar dilerim :)

Sonbahara veda ederken...

0
0
Geçtiğimiz ay güzel bir havada canım arkadaşım Selin ile Fenerbahçe Parkı'nda buluşup anne kız doğal halimizle fotoğraflar çektirdik ve bu karelerle bir yerde de sonbahara veda ettik. Küçük prensesim artık poz vermeye alıştı, eskiden kaçar giderdi şimdi neyse ki sabit durabiliyor, büyük adım bizim için :) Bu güzel kareler için Selin'ime çok teşekkür ediyorum, ışığına sağlık canım arkadaşım!
Hepinize sevdiklerinizle yan yana keyifli bir hafta sonu diliyorum!

Tanzimattan Cumhuriyete Türk Resmi

0
0
Bugün sizlerle Sakıp Sabancı Müzesi Resim Koleksiyonu'na ait olan "Tanzimattan Cumhuriyete Türk Resim Sergisi"ni paylaşacağım...
Sakıp Sabancı Müzesi Resim Koleksiyonu, Sakıp Sabancı'nın Türk resminin belirli bir dönemine duyduğu merak ve ilgiyle oluşmuş kişisel bir koleksiyon olmanın ötesinde, ülkemizde resim sanatının gelişip serpilme sürecinin başlangıç evresine dair önemli ipuçları veren kültürel bir birikimdir. Bu yönüyle Sakıp Sabancı Müzesi Hat Koleksiyonu'nun tarihsel süreçteki devamı niteliğinde olan koleksiyon, Türkiye'de görsel imge üretimindeki dönüşümü, sanat ve sanatçı kavramlarındaki değişimi gözler önüne sererek Osmanlı Devleti'nden Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanan modernleşme sürecini yansıtır.
Halil Paşa
Madam X (1889)
Halil Paşa'nın 1889 Paris Evrensel Sergisi'nde kazandığı bronz madalya belgesi
Resim Eğitimi: Batıya Yolculuk

Osmanlı topraklarında resim dersleri ilk kez askeri eğitim veren okullarda harita çizimi gibi amaçlar doğrultusunda başladı, daha sonra sivil okullarda ders programlarına eklendi. 1795'te Mühendishane-i Berri-i Hümayun'dan sonra 1827'de Askeri Tıbbiye'de, 1834'te Mekteb-i Harbiye'de, 1859'da Mekteb-i Mülkiye'de, 1868'de Mekteb-i Sultani'de, 1872'de Darüşşafaka'da Avrupa'dan getirilen eğitimcilerin vermeye başladığı resim dersleri sayesinde birçok genç bu sanat dalına ilgi duydu. Sarayın sanattaki gelişmeleri desteklemesi, asker kökenli yetenekli gençlerin Avrupa'da resim eğitimine gönderilmesini sağladı. Türk resminin ilk önemli temsilcilerinden Osman Hamdi Bey ve Halil Paşa kendi ailelerinin, Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyyid Paşa ise devletin olanaklarıyla Paris'te eğitim gördüler. 1883'te Sanayi-i Nefise Mektebi açıldıktan sonra da yetenekli gençlerin Batı'ya yolculuğu sürdü; burs sınavını kazanan Ruhi Arel, İbrahim Çallı ve Hikmet Onat gibi gençler Avrupa'da sanat eğitimi gördüler. 19. yüzyıl sonunda Avrupa'ya giden ilk kuşaklar Jean-Leon Gerome ve Gustave Boulanger gibi sanatçıların atölyelerinde eğitim görürken, 20. yüzyıl başında burslu ya da burssuz olarak özellikle Paris'e yönelen genç sanatçıların başlıca iki adresi Paris Güzel Sanatlar Yüksekokulu'ndaki Fernand Cormon atölyesi ile Julian Akademisi oldu.
Halil Paşa
Çengelköy Vapur İskelesi (1890)
Tanzimat'tan Meşrutiyet'e: Saray ve Sanat

Tanzimat Fermanı'nın 1839'da okunuşundan I. Meşrutiyet'in 1876'da ilanına kadar süren dönem, Osmanlı Devleti'nin siyasal, toplumsal ve ekonomik yapısını Batılı anlamda düzenleyen bir dizi reforma tanık oldu. Sultan Abdülmecid, babası Sultan II. Mahmud'un yenileştirme girişimlerini devam ettirdi; saltanat sürdüğü 1839-1861 arasında yönetim ve eğitim alanlarında önemli gelişmelere imza atmakla kalmadı, yenilikçi bir kültür atmosferinin serpilmesine olanak tanıdı. Sultan Abdülmecid'in bir yandan İstanbul'un çeşitli camilerinde levhaları bulunan bir hattat, öte yandan Ferik İbrahim Paşa'ya Batılı anlamda portresini yaptıran devlet adamı kimliği, bu dönemde Osmanlı Devleti'nin geleneklere bağlı kalarak girdiği yenileşme sürecinin aynası gibidir. Ardından tahta çıkan ve hem hat sanatına, hem de resim sanatına ilgi duyan Sultan Abdülaziz de saltanat döneminde (1861-1876) sanattaki gelişmelerin hevesli bir destekçisi oldu, saray yaveri ressam Şeker Ahmet Paşa danışmanlığında Dolmabahçe Sarayı'nda zengin bir resim koleksiyonu oluşturdu. Abdülaziz saltanatının ilginç bir yeniliği 1863'te Sultanahmet Meydanı'nda açılan, uluslararası fuar niteliğindeki Sergi-i Umumi-i Osmani'ydi. Ayvazovski, Preziosi, Chelebowski gibi ressamların Osmanlı sarayının emrinde çalıştığı, Guillemet'nin 1874'te Pera'da ilk resim akademisini açtığı bu dönemde Sultan Abdülaziz heykel sanatına yönelik önyargılı tutumu da kırmış, at üstünde bronz heykelini yaptıran ilk ve tek padişah olmuştu.
Şeker Ahmed Paşa
Ormanda Karaca (1891)
Şeker Ahmed Paşa
Orman (1894)
Yeni Resim Beğenisi: Portre, Manzara, Natürmort

Avrupa kentlerindeki barok, rokoko, ampir, neogotik üslupların karışımını yansıtan formların mimariye uygulandığı, Batı edebiyatının etkisiyle tiyatro, öykü, roman gibi yeni edebi türlerin ve vatan, milliyet, eşitlik gibi kavramların ilk kez gündeme geldiği Tanzimat döneminde yoğun bir yenileşme gösteren başlıca sanat dallarından biri de resimdi. 18. yüzyıldan başlayarak Batı resmine duyulan ilgiyi yansıtan minyatür sanatı 19. yüzyılda hemen hemen terk edilmiş, görsel imge üretimi minyatür yapraklarından ve duvar resimlerinden tuvale ve portreye, manzara, natürmort gibi yeni türlere kaymıştı. Batı'da akademik geleneğin temsilcileri olan Jean-Leon Gerome ve Gustave Boulanger gibi ressamların yanında eğitim gören Osman Hamdi Bey ve Halil Paşa gibi ressamlar, figüre ve figürlü anlatımın uzantısı olarak portreye ilgi duydular. Padişah portreciliği dışında bir anlayışın bulunmadığı ülkede sıradan insanlara, en başta da kendi çevrelerine yöneldiler. Özellikle kadınları konu alan bu tür portreler, kadınların Tanzimat'tan sonra Osmanlı toplumunda daha görünür olmaya başlayacağının ipuçlarını taşıyordu.
Hüseyin Zekai Paşa
Karpuzlu Natürmort (Tarihsiz)
Süleyman Seyyid Bey
Elmalı Natürmort (1895)
Hüseyin Zekai Paşa
Yıldız Parkı (1897)
Hikmet Onat
Kurbağalıdere (1899)
Hoca Ali Rıza
Manzara (Tarihsiz)
Hoca Ali Rıza
Evli Manzara (Tarihsiz)
Halil Paşa
Şakayıklar ve Kadın (1898)
Feyhaman Duran
Celaleddin Arif Bey Portresi (1902)
Halil Paşa
Pembeli Kadın Portresi (1904)
Nazmi Ziya Güran
Şezlongda Pembeli Kadın (1904)
Osman Hamdi Bey
Naile Hanım Portresi (Tarihsiz)
Osman Hamdi Bey
Arzuhalci (Tarihsiz)
Osman Hamdi Bey
Kokona Despina (1906)
ve
Zeybek Portresi (Tarihsiz)
Şevket Dağ
Ayasofya (1906)
Şevket Dağ
II. Selim Türbesi Kapısı (1909)
İbrahim Çallı
Hamakta Uzanmış Kadın (1912)
1914 Kuşağı

Sanayi-i Nefise'de açılan Avrupa Sınavı'nı kazanan, ayrıca bir kısmı kendi olanaklarıyla 1909-1910 yıllarında Avrupa'da resim eğitimi görmeye giden ve özellikle Paris'te Julian Akademisi'nde yetişen genç Osmanlı sanatçıları, Birinci Dünya Savaşı çıkınca yurda döndükleri için 1914 Kuşağı olarak adlandırıldılar. İbrahim Çallı, Nazmi Ziya Güran, Hüseyin Avni Lifij, Feyhaman Duran, Namık İsmail, Hikmet Onat gibi sanatçıların mensup olduğu bu kuşak, Türk resminde manzara ve natürmort gibi türlerin yaygınlık kazanmasında öncü bir rol oynadı, ayrıca çevrelerine dair kendi izlenimlerini, kendi kişisel yorumlarını yansıtan tutumlarıyla da dikkati çektiler. Saf renklere ve ışığa duyarlılıkları nedeniyle bazı kaynaklarda Türk İzlenimcileri olarak da adlandırılan bu kuşak sanatçılarının hemen hepsi, Sanayi-i Nefise Mektebi'nin ilk Türk eğitimcileri olarak sonraki kuşakların yetişmesinde önemli bir rol oynadı.
Hüseyin Avni Lifij
Mihrişah Sultan Dairesi (Tarihsiz)
Halil Paşa
Bostancı Deniz Hamamı (1913)
İzzet Ziya
Deniz Kıyısında Kız (1917)
Ahmet Ziya Akbulut
İstanbul (1918)
Şehzade Abdülmecid Efendi
Cami Kapısı (1920)
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti

Ruhi Arel, Sami Yetik, Şevket Dağ, Hikmet Onat, İbrahim Çallı gibi sanatçıların öncülüğünde ve kendisi de ressam olan son Osmanlı halifesi Şehzade Abdülmecid Efendi himayesinde 1909 yılında kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, II. Meşrutiyet'in ilanıyla yeniden hız kazanan yenileşme süreci içinde oluşan bağımsız bir sanat derneğiydi. Osmanlı toplumunda sanatın yaygınlaşması ve ressamlığın profesyonel bir uğraş olduğu bilincinin oluşturulması için çalışmayı amaç edinen derneğe daha sonra Feyhaman Duran, Hüseyin Avni Lifij, Müfide Kadri gibi sanatçılar da katıldı. Osmanlı toplumunun ilk sanat meslek birliği olan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, 1911-1914 arasında 18 sayı olmak üzere Osmanlı Ressamlar Cemiyeti Mecmuası'nı yayımladı. 1916'dan itibaren Paris Julian Akademisi'nde eğitim görerek 1914'te ülkeye dönen, bu nedenle 1914 Kuşağı olarak anılan genç sanatçıların başını çektiği yeni sanatsal gelişmelerin izleneceği başlıca etkinlik olan Galatasaray Sergileri'ni düzenledi. 1921 yılında Türk Ressamlar Cemiyeti adını alan dernek, 1926'da Türk Sanayi-i Nefise Birliği, ardından Güzel Sanatlar Birliği adını aldı, ancak 1940'lardan sonra etkinliğini yitirdi.
Sami Yetik
Çiçekli Natürmort (1921)
İbrahim Çallı
Balıklı Natürmort (Tarihsiz)
İbrahim Çallı
Manolyalı Natürmort (Tarihsiz)
Çıplak

1883'te açılan Sanayi-i Nefise Mektebi'nde canlı modelden çıplak etüt eğitimi imkanı yoktu; kadın model de kullanılmıyordu. Türk ressamları bir resim konusu olarak çıplak olgusuyla yurtdışına gittiklerinde, özellikle Paris'in akademik resim eğitimi veren resmi ve özel atölyelerinde tanıştılar. Manzara ve natürmort türlerine ağırlık veren Türk ressamları için çıplak figürü salt bir etüt nesnesinin ötesinde görebilmek ve başlı başına bir konu olarak algılamak ise yalnızca bir sanat sorunu değildi, radikal bir kültürel dönüşümün de ifadesiydi. Halil Paşa'nın akademik atölye disiplinini yansıtan figür çalışmalarından İbrahim Çallı'nın ifadeci duyarlılıkla resmedilmiş tensel çıplaklarına uzanan süreci büyük bir zihniyet değişiminin ilk adımları olarak nitelendirmek mümkündür.
İbrahim Çallı
Kadın ve Kuğu (1922)
Ruhi Arel
Nü (Tarihsiz)
Halil Paşa
Nü (Tarihsiz)
Hasan Vecihi Bereketoğlu
Nü (Tarihsiz)
Nazmi Ziya Güran
Çamlıca (Tarihsiz)
Nazmi Ziya Güran
Moda (1934)
Şehzade Abdülmecid Efendi
Hanzade Sultan Portresi (1936)
Sami Yetik
Deniz (Tarihsiz)


Cumhuriyet'in İlk Sanatçı Grubu

Müstakiller, Sanayi-i Nefise Mektebi'nde yabancı hocaların yerine atanan İbrahim Çallı, Feyhaman Duran, Hikmet Onat gibi ilk Türk eğitimcilerinin yanında yetişen kuşaktır. 1924'te Avrupa Sınavı'nı kazanarak ya da kendi olanaklarıyla sanat eğitimlerini yurt dışında sürdüren bu sanatçılar, 1920'da ülkeye dönüşlerinde Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Birliği'ni kurarak Cumhuriyet Türkiyesi'nin bu ilk sanatçı derneğinin çatısı altında bir araya geldiler. İlk sergisini Ankara'da Etnografya Müzesi'nde, ikinci sergisini resmen kurulduğu 1929'da İstanbul'da Türk Ocağı'nda açan Müstakil Ressamlar ve Heykeltraşlar Derneği, özellikle yurt içinde ve dışında düzenlediği sergilerle Türk resminin tanıtılması ve yaygınlaştırılmasında son derece etkili oldu. 1914 Kuşağı'nın izlenimciliğe yakın sanatsal anlayışına bir ölçüde tepki duyan ve daha sağlam bir desen arayışı ile biçim kaygısı içinde olan Müstakiller, yine manzara, natürmort ve figürlü kompozisyonlar çerçevesinde ürettiler, ancak zaman zaman gündelik hayat sahnelerine de yöneldiler. Refik Fazıl Epikman, Cevat Dereli, Şeref Akdik, Mahmut Cuda, Nurullah Berk, Hale Asaf, Ali Avni Çelebi, Zeki Kocamemi, Muhittin Sebati gibi sanatçıların yer aldığı Müstakiller grubu, Türkiye'de modern sanatın temellerini atan kuşak olarak değerlendirilmiştir.


Hale Asaf
Bursa (Tarihsiz)
Cevat Dereli
Üç Güzeller (Tarihsiz)
Ali Avni Çelebi
Topkapı Sarayı (Tarihsiz)
Hikmet Onat
Oturan Kadın (1928)
Nazmi Ziya Güran
Dansçı (1930)
İbrahim Çallı
Yeşil Elbiseli Kadın (1933)
Nazmi Ziya Güran
Taksim Meydanı (1935)
Hikmet Onat
Yalıköy'de Kayıklar (1960)
Feyhaman Duran
Hatmili Natürmort (1962)

Türk Resminin Ayrıksı Figürü: Fikret Muallâ

Türkiye'de modern sanatın gelişim sürecinde görülen yaygın eğilimlerin ve sanatsal gruplaşmaların dışında kalan Fikret Muallâ, Türk resminin bağımsız, ayrıksı figürüdür. 1930'ların sonunda Türkiye'yi terk edip yaşamının sonuna kadar kalacağı ikinci vatanı Fransa'ya yerleşerek kendi kuşağı içinde Batı sanat ortamında kalıcı olma çabasını göze almış ilk sanatçıdır. Paris'te bir bohem gibi yaşayan ve kente dair gözlemlerini yoğun bir renk duyarlılığıyla dışavuran Fikret Muallâ'nun en neşeli tablolarında bile melankolik bir ruh halinin izleri görülür.


Fikret Muallâ
Bistro (1952)
Fikret Muallâ
Patlıcanlı Natürmort (1952)
Fikret Muallâ
Sokak - Mavi (Tarihsiz)
Fikret Muallâ
Sokak - Beyaz (1957)
Umarım sizler de bu sergiden en az benim kadar keyif almışsınızdır.
Hepinize sanat dolu günler dilerim!

İlk Sinema Keyfimiz

0
0
Geçenlerde Nil'imle Akasya AVM'de, Kidzania'nın yanında yer alan, Ülker Smartt'ın ücretsiz 6D sinemasına girmiştik... Nil orada çok eğlenince benim gözümde hemen ampüller yanmaya başladı, kırk yılda bir sinemaya giden bir yavrucak olduğum için içimden "olleyyyy artık sinemaya gidebileceğimmm!" diye sevinç naraları atmaya başladım :) Gösterimde olan çocuk filmleri arasında en kısa olanı Rimolar ve Zimolar filmi olunca risk almamak için şansımızı ondan yana kullandık, mısırımızı ve ekstra minderimizi alıp koltuğumuza kurulduk.
Niloş sanki kırk yıldır sinema deneyimi varmış gibi oturur oturmaz mısırını yemeye koyuldu bile :) O filmi seyretti, ben ve canım annem de onun bu tatlı hallerini seyrettik :) Bir ara filmdeki bebek uçurumdan düşmek üzereyken bizimki gerçek sanıp çığlığı bastı ve ağlamaya başladı ama sonradan bebeğin kurtulduğunu görünce sakinleşti. Allahtan sinemada bizden başka kimse yoktu da (Kozzy'nin 11 seansı süper oluyormuş!) kimseyi rahatsız etmemiş olduk ;) Bir parti de film bitince bu sefer bitti diye ağladı ama neyseki bu da çok uzun sürmedi :)
İlk sinema deneyimimiz bizim için çok eğlenceli oldu. Niloş'u bilmem ama ben bir sonraki çocuk filmimizi dört gözle bekliyorum :)
Bluz: Sheinside
Şort: Park Bravo
Çanta: Zara
Ayakkabı: Park Store

Bien-almıyım!

0
0
En son 2009 yılında şu Bienal'e gidip, ortası yenip öylece bırakılmış sandığım bir ekmeğin aslında bir sanat eseri olduğunu gördükten sonra Bienallere tövbe etmiştim :P Ama birşeyler dürttü beni ve "Galata Özel Rum İlköğretim Okulu'na git ve 2. İstanbul Tasarım Bienali'ni gör!" dedi. Hay beni dürten şu iç sesime nokta nokta nokta :) Kimse kusura bakmasın ama bu sefer bir sergiye övgü dolu sözler dizemeyeceğim! Yeri geldiğinde 1800'lü yıllarda yapılmış bir portre bile ruhuma işleyip bana dokunabiliyor ama sanat adı altında yapılan ve adına tasarım denen şu tuhaf şeyler bana kesinlikle hitap etmiyor, o esere baktığımda sanatçı ile aramda kocaman bir duvar görüyorum ve o duvarı hiçbir şekilde aşamıyorum... Bienal'lerin bende yarattığı hissiyat ne yazık ki böyle koca bir boşluk oluyor. Belki de benim bakış açım yanlış, belki de bir anlam yüklemeden sadece sanat eseri oldukları için saygı duymalıyım, bilemiyorum... Benim adlandıramadığım bu eserlere siz baktığınızda belki bambaşka şeyler hissedeceksiniz ve benim yanıldığımı düşüneceksiniz, her türlü düşünceye saygı duyarak 2. İstanbul Tasarım Bienali ile sizleri baş başa bırakıyorum, karar sizin...
Ek Biç Kütüphanesi
Peki, Ya Güzellik / Consider Beauty 
Natürmorttan Yaşayan Resimlere
Aşkın Resmini Beyan Etmek
Haritacı Manifestosu
Birdy 2214 
Yeni Hayatta Kalmacılık 
Fütürist Hikaye Anlatıcısı 
Biyofotogalvanik Eylemci 
Karar Verici
Nesne Koruyucu
Modern Mutfağı Hacklemek 
Onarım Toplumu
Bu Şeker Dünyası Sınır Tanımıyor
Manifesto malzemeleri; şeker, gülsuyu, ahşap 
Okuma Odası 
Açık Manifesto 
Kadıköy'den Bul, Kadıköy'de Buluştur!
Sadece Su Ekle
No.41 Spor Bilgisayarı 
2014'ün bu son hafta sonunda hepinize keyifli ve mutlu bir hafta sonu tatili diliyorum!
Viewing all 973 articles
Browse latest View live