Quantcast
Channel: Noni

Hedef → 100

$
0
0
Hazır konusu açılmışken; pamuk şekerli bu pastama ve Noni Bakery'de diğer yaptıklarıma yer vermek istedim. Noni Bakery Youtube kanalımda videolarım ilgi görmeye başladı, örneğin cennet hurması tarifimi 2000'e yakın kişi izlemiş :) Ancak üye sayım hala çok az, hedefim 100 aboneye ulaşıp Noni Bakery isim hakkını elde etmek, hala abone olmadıysanız bu linke tıklayıp olursanız beni çok mutlu edersiniz, yardımlarınız için teşekkür ederim :)

Son Post

$
0
0
Son post derken 2017'nin son postu tabii ki de, blogumu asla terketmem, her sene hazır ve nazır bir şekilde yazmaya devam edeceğim ben ;) Dile kolay tam 11 senedir tutuyorum bu blogu, neler geldi neler geçti, artık benim bir parçam gibi oldu, eskiden de kendi keyfim için tutuyordum, şimdi de durum değişmedi, post sayılarım azalsa da ben kendimi burada kendi çapımda mutlu etmeye devam ediyorum, edeceğim de...
2017'ye şöyle bir baktığımda yaşadığım en büyük değişim lokasyon anlamında oldu, artık İzmir'de yaşıyoruz, burada 6 ayımızı doldurduk bile... İzmir'e taşınırken aldığımız en büyük karar hayatımızı bundan böyle trafikte geçirmeyeceğimiz şeklindeydi, taşınırken düzenimizi de bu yönde kurduk. Ne iyi etmişiz! İstanbul'da yolda geçirdiğim o boş zamanlara acıyorum şimdi. Artık kendime ait bir arabam yok ama özgürlüğüm var! Ve bu durum kesinlikle beni daha sakin biri yaptı, İstanbul'da çok daha gergin ve hep bir yerlere yetişme telaşı içindeydim, şimdi kuzu gibiyim yani her zaman olmasa da çoğunlukla öyleyim :)
Bir diğer değişimi de kişisel anlamda yaşadım. Beni neler daha çok mutlu ediyor ve bundan sonra neler yapmak istiyorum sorularının cevaplarını nihayet buldum ve o alanı kendime daha çok açtım. Tabii bu birden olmadı, bu noktada psikoloğum sevgili Oktay Şılar'ın da çok büyük yardımı oldu, kendisine buradan sevgilerimi ve teşekkürlerimi iletiyorum.
Sosyal medya anlamında da birtakım kararlar aldım. Şahsi instagram hesabımı gizledim, suni bulduğum veya artık tamamen reklama döndüğüne inandığım tüm hesapları takipten çıktım. Az ama öz'ün önemini daha iyi anladım. Beni çok mutlu eden, adeta terapi gibi gelen Noni Bakery'e daha çok ağırlık verdim. Bu alanda da kendime bir yol çizdim ve tamamen o yolda ilerleme kararı aldım.
2017'nin benim için önemli konu başlıkları bunlardı. 2018'den tek beklentim tüm sevdiklerimin sağlıklı olması. Bu sene canım teyzem ciddi bir ameliyat geçirdi, bu olay sağlığın önemini tüm ailemize yeniden hatırlattı. Bu yüzden en büyük temennim sağlıklı bir şekilde yaşlanmamız... Bir de 2018'de gerçekleşmesini dilediğim minik bir hayalim var, o da gerçek olursa benden mutlusu olmaz heralde :) Sizlere de sevdiklerinizle birlikte mutlu, sağlıklı ve huzurlu bir yeni yıl diliyorum, her yıl olduğu gibi gelecek sene de ben burdayım beklerim efenim :)
Bluz: Shein
Çanta: Mango
Etek: Ambar İzmir

Kısa bir Özet...

$
0
0
2018 hem acı hem tatlı çok hızlı başladı diyebilirim, ayın 20'si olmuş ne zaman ay sonuna yaklaştık hiç anlamadım... Hafta içinde eşimin anneannesini ani bir şekilde kaybettik, tüm aile çok üzüldük, kendisini çok severdim, pamuk gibi saçları masmavi gözleriyle çok güzel izler bıraktı bende, mekanı cennet olsun tonton anneannemizin :(
İş anlamında İzmir'de yoğun bir tempoya girdim, evde verdiğim makaron workshop'larına bir de Cake Art Academy'de makaron workshop eklendi, ilki 26 Ocak'ta olacak, gelen talepler doğrultusunda ara ara tekrarı yapılacak. Buna vesile olan canım arkadaşım Sihirli Kekler Burcu'ya çok teşekkür ediyorum, onun emeği çok büyük...
Bir başka etkinliğim ise 23 Ocak'ta Elizi Seramik Atölyesi'nde gerçekleşecek olan mini donut workshop'ı; hazır çocuklar sömestr tatiline girmişken onlar için eğlenceli bir şeyler yapalım dedik ve ortaya böyle bir atölye çıktı, gelen çocukların çok keyif alacağı ve yaptıkları leziz donutları neşeyle midelerine indirecekleri bir gün olmasını istiyorum...
Bendeki haberler şimdilik böyle...
Tüm çocuklara bol enerji toplayacakları güzel bir tatil dönemi diliyorum...
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın 
 
 
Elbise: Shein
Çanta: Tchibo
Çizme: Shein

Beyaz bir Sayfa gibi...

$
0
0
Bugün 1 Şubat ve ben kendimi bembeyaz bir sayfa açmış, yepyeni bir başlangıç yapmış gibi hissediyorum. Ocak benim için çok kötü geçti, cenazemiz oldu, ardından Nilim hastalandı, sonra da ben hem de hiç olmadığım kadar rahatsızlandım. Moskova'da eksi -22'lerde bile dolaştım (bu yazımda görebilirsiniz) hiçbir şey olmadı ama İzmir'de 6 derecelerde zatürre oldum! Gerçekten pis bir hastalıkmış bu zatürre; zor nefes aldığım, gözümü açamadığım, başımı yataktan kaldıramadığım günlerden sonra ilk kez bugün yataksız bir gün geçirebildim, tabii ayakta yine değildim, kendimi hiç yormadım, sürekli dinlendim. Nekahat dönemim 2 hafta evden çıkmadan devam edecek, sadece doktor kontrolleri için çıkacağım. Ben de bu dönemi özlediğim bloguma dönerek değerlendirmek istedim; paylaşmak isteyip de zamansızlıktan paylaşamadığım tüm postlarımı bu dinlenme süresince yaparım diye tahmin ediyorum yani tabii kısmetse! İşte böyle; bugün ayağa kalktığım için şükrettiğim bir gün oldu. Dilerim Şubat ayı beni tatlı tatlı iyileştirir.
Bu postumu hazırlarken de özellikle her şeyin bembeyaz olmasını istedim, tıpkı şu anda hissettiğim gibi...
Tüm giysiler iyi güzel, özellikle takılar enfes ama benim uzun bir süre kıyafetime uyan tek şey bu patikler olacak kesinlikle :)

Evrensel Çocuk Müzesi

$
0
0
Ekim ayında güzel bir havada kuzucuğum Nil'imle beraber yeni açılan Evrensel Çocuk Müzesi'ne gittik. Karşıyaka tramvayına binip Bilim Müzesi durağında indik, zaten tramvaydan iner inmez müzeyi karşınızda görüyorsunuz. Kişi başı 10 Lira giriş ücretimizi ödeyerek dinozor ve böcek heykelleriyle dolu müzeyi dolaşmaya başladık. 
7 bin 200 metrekare arazi üzerine kurulu olan bu projede çeşitli adalar bulunuyor;
Paleontoloji Adası'nda 15 adet dinozor replikası ve fosil kazı alanı,
Entomoloji Adası'nda biyolojik gölet, böcek replikaları ve böcek otelleri,
Mühendislik Adası'nda küçültülmüş inşaat makineleri,
Bilim Adası'nda ise statik astronot ve Arşimet burgusu gibi düzenekler yer alıyor.
Ayrıca piknik alanı, sahne, cep sineması, restoran, büfe, hediyelik eşya ve fotoğrafçı dükkanları da bulunuyor. Müze bölümü ise Yardımseverlik ve Vahşi Yaşam, Saygı ve Çevre, Sevgi ve Veterinerlik, Doğruluk ve Pinokyo, Hoşgörü ve Trafik, Dostluk ve Bremen Mızıkacıları, Sorumluluk ve Havaalanı adı altında, evrensel değerlerin anlatıldığı eğitim ve sergi alanlarından oluşuyor.
Nilim bu müze parkı çok sevdi, her böceğe ve dinozora heyecanla baktı dokundu :) O gün çok kalabalık olduğu için biz keşif alanlarındaki seanslara katılamadık ama başka bir zamanda gelip onları da deneyeceğiz. Çocuğunuz dinozor ve böceklere meraklıysa bence bu müze çok hoşuna gidecek ve dolaşırken heyecan duyacaktır!
Karşıyaka Çocuk Müzesi
Açılış Kapanış Saatleri: 10:30 - 19:00
Adres:Yalı Mahallesi 6500.Sokak No:1 Mavişehir - Karşıyaka/İzmir
Telefon: +90 232 324 6343
Tramvay: Bilim Müzesi Durağı

4 Yıl Sonra Foça'da...

$
0
0
Foça'ya bundan neredeyse tam 4 yıl önce gitmişim, Nil'imin küçük hallerine bakınca inanamadım oysa bana daha dün gibi geliyordu çektiğim o kareler... 1 Ocak'ta yeni senenin ilk gününü sahil kenarında mis gibi bir havayı içimize çekerek geçirmek istediğimiz için Foça'nın yolunu tuttuk. Şansımıza o gün enfes bir hava vardı, açan güneş de yeni seneyi kucaklıyor gibiydi :) Foça'nın o mis havasına yine kendimi kaptırıp bir sürü fotoğraf çektim, çektiklerimin bir kısmını yine blogumda paylaşmadan duramadım. En sonunda Nil "annem de gördüğü her şeyin fotoğrafını çekiyor" diye takılmaya başlayınca fotoğraf çekimine son verdim :) 4 sene sonra yine aynı sıcak duygularla ayrıldım bu şirin sahil beldesinden...

Sasalı Safarisi :)

$
0
0
Bu sömestr tatiline benim hastalığım denk geldiği için maalesef Nil'imle hiçbir şey yapamadık, sadece tatilin ilk günlerinde Sasalı'daki Doğal Yaşam Parkı'nı dolaştık, Nil'in fillerle ilgili ödevi vardı, onları yerinde görmek ve incelemek güzel oldu doğrusu...
Normalde hayvanat bahçelerini sevmesem de bugüne kadar gezdiklerim arasında en ferah ve hayvanların kısmen de olsa özgür dolaşmalarına imkan tanıması açısından bu parkı seviyorum. Hem doğanın içinde yürüyüş yapma hem de hayvanları görme açısından güzel bir imkan sunuyor, bir nevi Sasalı Safarisi de diyebiliriz buna :)
Şu zerafete bakar mısınız! Parkın hiç şüphesiz en şanslıları bu tavus kuşları çünkü parkta herhangi bir kafesle çevrili olmadan özgürce dolaşabiliyorlar!






O gün hava kapalıydı, her an yağmur yağacak gibiydi... Fotoğraf çekimi için kötü bir hava olsa da dolaşmak için en doğru zamandı çünkü aslan, kaplan, vaşak ve diğer tüm vahşi hayvanlar o gün dışarıdaydı. Buraya en son yaz ayında gelmiştik ve sıcaktan tüm hayvanlar ya gölgeye ya da kapalı alanlara kaçmışlardı, hiçbirini görememiştik...



Bir kedi gördüm sanki :)

Bu da Türkiye'nin ilk fil ailesinden baba Winner :) Anne Begümcan, çocukları İzmir ve Deniz ile beraber tellerle çevrili başka bir alanda duruyorlardı, baba biraz yalnız kalıp kafayı dinlemek istedi sanırım hii hii :)





Çok sevimli değil mi! Sanırım sevdiğim bir tatlıyı yerken ben de aynen onun gibi böyle keyif alıyorum :)


Bir gezinin daha sonuna geldik, İzmir'deyseniz veya yolunuz buraya düşerse listenize bu parkı da almayı unutmayın bence!
4 yıl önceki İzmir Doğal Yaşam Parkı yazıma ve çektiğim fotoğraflara buradan ulaşabilirsiniz...

Sevgililer Günü Şıklığı

$
0
0
Gerçekten de; aşkın gözü kör ise iç çamaşırları neden bu kadar popüler?! :) Nedenini bir kenara bırakalım biz Shein'deki enfes braletlere göz atalım! Bu Sevgililer Günü'nde şık olmak isteyenlere de aşağıda birkaç alternatif sunalım:
(Mesh panel denilen bu tarz tül detaylı elbise ve bluzlerden asla vazgeçemeyeceğim, kesinlikle benim stilim!)
(Bu t-shirt' daha önceden de paylaşmıştım ama çok sevdim bir kez daha paylaşmak istedim!)
(Ben bu çantayı aldım, üstüne irili ufaklı inciler koymayı planlıyorum)

Pullu Kazak

$
0
0
Bu pullu kazağın hikayesini yazmam lazım! Shein'de aylar önce görüp çok beğenmiştim bu kazağı ama pulların ve asimetrik deseninin beni daha şişman göstereceğini düşünerek almaktan vazgeçmiştim. Sonra kazağı sevgili Laçin'in üzerinde görüp bayılınca (çok güzel kombinlemişti bu arada!) tühhh keşke alsaydım diye pişman olmuştum :) Sonra dayanamadım nasılsa o İstanbul'da ben İzmir'deyim pişti olmayız diyerek kazağı aldım ama ne oldu dersiniz? Kazağı kendi üzerimde hiç beğenmedim! Pantalonla denedim olmadı, şortla giydim ıı-ııhhh, uzun etekle, kalem etekle neyle giyersem giyeyim aynadaki görüntümü hiç beğenmedim, tahmin ettiğim gibi beni olduğumdan da şişman gösterdi :( Kıssadan hisse insanın ilk aklına gelen her zaman doğru oluyor, bunu gözardı etmemek gerek ;)
Kazak: Shein
Jean: Shein
Çanta: Nine West
Ayakkabı: Shein

Hardal Sarısı

$
0
0
Çok tercih etmediğim renklerden biridir hardal sarısı ama bu elbisenin vintage tarzı ve deseni bir seferliğine de olsa bu rengi kabul edilebilir kıldı benim için...
Elbise: Shein
Çanta: Mango
Deri Mont: Zara
Ayakkabı: Twist

Hello May!

$
0
0
Long time no see! I haven't been here for a long time, so I wanted to say a little hi with my blue dress and blue sky!





Dress: ToSave
Bag: Mango
Sunglasses: Vintage

Boşluk

$
0
0
Geçtiğimiz günlerde tam benlik bir film seyrettim, canım arkadaşım Esin izlemiş, "mutlaka sen de izlemelisin" diyerek filmin bir DVD'sini de bana gönderdi, ben de merakla izledim "Julie & Julia"yı... Filmde Julia Child'ın yemek kitabı çıkardığı dönemdeki mücadelesi ile Julie'nin onun yemek kitabındaki tariflerini blogunda paylaşması konu edilmiş. Eski bir blogger olmam ve bir yandan da mutfağa girip sürekli tatlılar yapmam açısından film beni hemen içine çekti tabii ki :) Bu tatlı hediyesi için canım arkadaşıma buradan da teşekkür ediyorum. Filmin bir yerinde blogger Julie blog yazıp hiç yorum almamasını "yazdıklarımı devasa bir boşluğa gönderiyor gibi hissediyorum" diye tanımladı. Ben de aynen öyle hissediyorum! Artık blog okuyan kimse kalmadığı için burada kendi çapımda konuşup duruyorum kihh kihhh :) Ama yine de insanın eski alışkanlıklarından kopması kolay olmuyor, kimse kalmasa bile beni mutlu etmeye devam ediyor burası...
Bluz: To Save
Jean: H&M
Çanta: Mango
Ayakkabı: Zara


1650

$
0
0
Bugün 16 Mayıs ve ben doğum günümde 1650. postum ile karşınızdayım! Ne tatlı bir tesadüf oldu böyle! 16'lar ve 5'ler içinde barındıran! 40 bitiyor artık 41'den gün alıyorum hala kulağıma tuhaf gelse de kırk demek... Eğer yirmiler veya otuzlarınızdaysanız size söyleyebileceğim tek şey her yaşın gerektirdiklerini yaşayın olur heralde... Benim 20'li yaşlarım inanılmaz çalkantılı geçti, bir evlilik ardından beni yıpratan ama bir o kadar da güçlendiren bir boşanma süreci... 20'lerimin sonları kendimi aradığım bir dönemdi. Ben gerçekte kimdim ve beni neler mutlu ediyordu? O kadar çok başka birinin hayatını yaşamıştım ki bundan sıyrılıp kendimi bulmam ancak 30'larıma kısmet oldu. Ve canım eşimi tanımam ardından 35'imde kızımın doğumu benim de yeniden doğuşum oldu, anne olduktan sonra mutluluğun tanımı tamamen değişti benim için! Şimdi 41'e girmek üzereyken artık beni nelerin mutlu ettiğini gayet iyi biliyorum, ayaklarım yere daha sağlam basıyor, zaman zaman hayır demenin hiç kimseye bir zararı olmadığını aksine beni daha da özgürleştirdiğini öğrendim. Tabii ki kendimle ve hayatla ilgili keşiflerim daha bitmedi, sonuçta her yaşın ayrı bir güzelliği var öyle di mi?
p.s. Yazıyı yazmıştım ama yayınlamayı unutmuşum bu da yaş almanın getirdiği şeylerden biri olsa gerek unutkanlık haa haaa :D

Hoşgeldin Ağustos!

$
0
0
Çok ara verdiğimin farkındayım, okulların kapanması, başka şehirlere gidip gelmelerimiz derken buraya yazacak zaman dahi bulamadım. İyiyim ama bu yaz ablamın yeğenlerimin yokluğunu inanılmaz hissediyorum. Her yaz onlarla zaman geçirmeye öyle alışmışım ki bu yaz bir boşlukta gibiyim. Tabii zamanla her şey değişiyor, çocuklar büyüyor... Nil bile büyüdü, ilkokula başlayacak buna hala inanamıyorum! Bu büyüme safhasında rutinlerimiz elbette yön değiştirecek, buna da kendimizi alıştırmamız gerekecek. Yeter ki sağlık olsun diyorum her zaman...
Bunun dışında biraz daha içime kapandığım bir döneme girdim diyebilirim. Paylaşmak eskisi gibi bana tat vermiyor. Aslında fotoğraf çekmeyi hala çok seviyorum ama o kadar :) Dış dünyaya sürekli allı pullu bir şeyler sunmak yerine eşimle, kızımla beraber küçük dünyamızı kendi içimizde yaşamamızı daha yerinde buluyorum... Zaten böyle hissettiğim için de şahsi instagram hesabımı gizleyip tanımadığım kim var kim yoksa çıkardım listemden... Bu gizliliği herkese tavsiye ederim, ne can sıkıcı bir yorum var ne de hayatınıza burnunu sokan densiz insanlar!
Ahh insanlar demişken bir de ilişkiler var tabii, son birkaç aydır benim pek sorguladığım... Çok eski bir dostumu kaybettim, kaybettim derken fiziken hayatta ama ruhen öldü benim için... Maalesef onun kendi isteğiyle bitti dostluğumuz, böyle olmasını o istedi ve o doğrultuda hareket etti. Tabii ki çok üzüldüm bu yaşadıklarımıza ama böyle olmasını isteyen kendisi olduğu için durumu kabullendim bir süre sonra... Onu bilmiyorum ama ben vicdanım çok rahat bir şekilde veda ettim anılarımıza ve dostluğumuza...
Bu yaz duygusal anlamda biraz yorulduğum bir dönemden geçtim diyebilirim. Üzerine bir de geldi mi kanlı dolunay :) Ohhh tam çifte kavrulmuş oldu :D Bu postu da ne zamandır yazmak istiyordum, ne zaman bilgisayarımın başına otursam ya kapı çaldı, ya telefonum, ya Nil benden bir şey istedi, ya uykum geldi bir şekilde ötelendi, neyseki şimdi yazabildim bir şekilde! Hem de canım kızımın doğum gününden tam bir gün önce! İki bayram arası düğün olmaz derler ya benimki de iki doğum günü arası post olmaza döndü resmen kihh kihh :)
Evet hepsi bir yana demek istiyorum ki hoşgeldin kızımı bana getiren, en sevdiğim ay Ağustos!


Bugün En Güzel Gün!

$
0
0

Doğum günü,
18'e kadar gelmek bilmez,
18 - 30 arası çabucak geçer,
30 - 40 arası geçmesin,
40'tan sonra 2 yılda bir gelsin istersin.
Oysa doğum günün;
Yeryüzündeki ilk günündür,
İlk nefesi aldığın, ilk kez ağladığın, popona ilk tokadı yediğin,
Annenin kokusuna, babanın şefkatine kavuştuğun gündür.
Sevdiklerinin seninle, senin sevdiklerinle buluşma ihtimalinin gerçekleştiği,
Doğumunla dünyanın seni kazandığı gündür.
Doğum günün,
Senin sıfır noktandır.
Değiştirmek istediklerin için yeni bir başlangıç,
Sürdürmek istediklerin için motivasyondur.
Dünyanın senin için biriktirdikleriyle,
Senin dünya için biriktirdiklerinin toplamıdır yaşın.
Sayılar göstermelik, hissiyat esastır.
Hayat da zaten hissiyattır...
Doğum gününü unutanlar sakın üzmesin seni,
Doğum gününü sen unutma yeter ki!
Geçen yılları birikim, geleceği yatırım sayarsan
Anlarsın ki aslında tüm servetin kendinsin.
İyi ki doğdun, iyi ki varsın
Ömrün mutlulukla, ruhun huzurla dolsun.
Ağlayarak geldiğin bu dünyada,
Bugün senin günün,
Doya doya bu mutluluğu yaşa
Ve sevildiğini sakın unutma!

Bu güzel alıntı için tatlı komşuma çok teşekkür ediyorum, sanırım ben yazmak istesem doğum gününü bundan daha güzel anlatamazdım!
Biricik kızım, birtanem, 6 yıl önce bugün evimize güneş gibi doğdun, mis gibi kokunla sarı papatyamız oldun, masmavi gözlerinde hayatın anlamını yeniden bulduk, bir tek bize değil dokunduğun herkese mutluluk kattın ve katmaya devam ediyorsun herşeyim, daha nice yaşlarını hep birlikte sağlıkla huzurla kutlayalım inşallah, seni çok ama çoook seviyorum, seviyoruz!

p.s. Senin gibi limonlu cheesecake seven maviş bir prenses eklemek istedim buraya :)

Yeniden Merhaba...

$
0
0
Burası artık bana nasıl da yabancı... Yazmayalı 1 yıl olmuş. Eskiden bir gün bir post yapmasam bir eksiklik hissederdim, zaman içinde alışkanlıklar nasıl da değişiyor... Gittiğim kafenin duvarında yazdığı gibi "hayat tatlı" diyebilmeyi ben de çok isterdim ama ne yazık ki bu yaz bizim için hayat hiç tatlı olmadı. Biricik teyzemi Sevdiye ablamı kaybettik, şu anda yazarken bile inanmak istemiyorum buna :( Sanki yaz tatiline bir yerlere gitti de geri dönecek gibi hissediyorum. İnsan sevdiğine asla ölümü konduramıyor. Ve sonrasında müthiş bir keşkeler sarıyor insanı; keşke daha çok zaman geçirseydim, keşke onu ne çok sevdiğimi daha sık söyleseydim. Bitmek bilmeyen keşkeler bulutu çöküyor insanın üzerine. Sanırım bir zaman, bir de birlikte geçirilen güzel anılar ölüm acısını bir nebze dindirebiliyor... Ben ne şanslıyım ki bana harika anılar bırakan bir teyzem oldu, onunla ilgili hiçbir kötü anım yok, onun zarif halleri, şen kahkaları, bir göz kırpmasıyla beni rahatlatması, sırdaşlığı, anne şefkati hep gözümün önünde, kalbimin içinde... Teyzemin gidişiyle şu hayattaki en önemli şeyin insanın geride bıraktığı sevdiklerine hatırlanası güzel anılar bırakması olduğunu anladım...
Güzeller güzeli teyzem yokluğunu hiçbir şey dolduramayacak. Seni çok seviyorum, nurlar içinde huzurla uyu birtanem...
 

Kafa Dağıtmaca...

$
0
0
Ara ara yine blogumda paylaşımlar yapma kararı aldım, yazmayı özlediğimden değil de daha çok kafamı dağıtmak istediğimden... Bu nedenle sponsor yazılarını da yine araya sıkıştıracağım... Blogumun geçmiş zamanda beni rahatlatıcı bir yanı vardı, belki şu dönemde bana yine yardımcı olur, kimbilir... Bu arada herkesin Kurban Bayramı'nı şimdiden kutluyorum, sevdikleriniz yanınızdaysa ve sağlıklıysa bunun kıymetini bilin ve hiçbir şeyi dert etmeden bayramın tadını doyasıya çıkartın...

Tatlı Son

$
0
0
Her güzel şeyin bir sonu varmış... Ben de tatlı yolculuğumun artık son durağına varmışım gibi hissediyorum... Artık Noni Bakery ile ilgili beni heyecanlandıran hiçbir şey kalmadı diyebilirim... Eskiden kendimi geliştirmek istediğim ve hep bir sonraki adımı düşündüğüm bir alandı, merak ettiğim tüm eğitimlere katıldım, hayal ettiğim çoğu şeyi başardım; doğum gününden nişana baby shower'dan kutlamalara sayısız siparişler aldım, eğitimler verdim, cafelerle çalıştım, yaptıklarımı birçok kişinin tatmasını sağladım. Bunun yanı sıra bu işe yeni gönül veren ve nereden başlayacağını bilemeyenler için Youtube kanalımda tariflerimi paylaştım. Ayrıca Türkiye'de (belki dünyada) bir ilk olan makaron kitlerini ortaya çıkararak batıdan doğuya birçok şehirde mutfaklara girip makaron aşkını insanlara aşıladım. Sanırım tek gerçekleştirmediğim şey bir kitap çıkarmak oldu :) Artık tüm yayınların sosyal platformlarda paylaşıldığı bir zamanda buna pek de gerek olmadığına karar vererek kitap hayalimi rafa kaldırdım... 2010 yılında bir kurabiye kursu ile başlayıp bu yıllara kadar uzanan tatlı maceramın böylelikle sonuna yaklaştım. Üzgün müyüm? Hayır. İçimde en ufak bir sızı yok çünkü arkama dönüp baktığımda bu alanda yapılabilecek birçok şeyi zaten yapmış olduğumu görüyorum. Hayat nasıl değişken ise insanın istek ve arzuları da yön değiştiriyor. Şu anda tatlının yerini alacak yeni bir alan arayışında değilim çünkü 40'lı yaşların insana kattığı o müthiş bilgelikle durağanlığı onaylama ve kendime hediye ettiğim zamanın tadını doyasıya çıkarma arzusundayım...


Alsancak Sokakları

$
0
0
Geçtiğimiz hafta ne zamandır gitmek istediğim Picasso sergisi için Alsancak'ın yolunu tuttum. İzmir'de trafiğin İstanbul kadar yoğun olmadığını zaman zaman unutabiliyorum, tahminimden çok daha erken bir saatte Alsancak'taydım ve serginin olduğu Arkas sanat merkezinin açılmasına daha yarım saat vardı. Durum böyle olunca Alsancak sokaklarını biraz dolaşıyım dedim. Kasım ayında olmamıza rağmen sıcaklığıyla hava da bu fikrimi destekler gibiydi :) Daha önce gezmediğim sokakları arşınlamak ve her köşede karşıma çıkan değişik duvar resimleriyle şaşkınlık yaşamak pek keyifliydi, kendimi bu tura öyle kaptırmışım ki sanat merkezine gittiğimde çoktan açılmıştı ve öğrenciler içeriye doluşmaya başlamıştı bile...
Bazen fotoğraflarda tesadüfi olarak denk gelen şeyleri o anda çekerken hiç farketmiyorum... Vapurda dönüş yolundayken çektiklerime bir göz atmak istedim ve bu fotoğrafta masada bitmiş bir çay fincanı olduğunu sonradan farkettim, duvar yazısıyla bu tesadüfi uyumu pek hoşuma gitti!

Özlemek çok özlemek...

$
0
0
Nil'in 1 haftalık ara dönem tatilinde İstanbul'a gidiyoruz ama bu sefer ayaklarım geri geri gidiyor, hiç gitmek istemiyorum. Ne zaman gitsem canım teyzemlerle de program yapardık, eğer onlara gidiyorsam mutlaka sevdiğim şeyleri hazırlardı, benim için mercimekli köfte yapar, Nil'in "Sevdi Suyu" dolapta mutlaka hazır olurdu. Sonra biraz yürüyüş yapardık, mahallede yeni bir mağaza açılmışsa beni götürür benim uzun uzadıya bakınmamı sabırla beklerdi. Nil'i eğlendirecek bir şeyler de mutlaka bulurdu. Hasta olduğu dönemde bile bunları hiç ihmal etmedi. Onunla geçirdiğim her anı çok özlüyorum. Şen kahkahalarını, zarif ellerini, ne anlatırsam anlatıyım aramızda kalan sırdaşlığını, beni her daim rahatlatan varlığını çok ama çok özlüyorum. Ve ne yaparsam yapıyım onun yokluğunu hafifletecek bir teselli bulamıyorum; biriktirdiğimiz güzel anıları anmak dışında... Canım teyzem her zaman kalbimde yaşayacak ama İstanbul onsuz artık eskisi kadar güzel olmayacak...

Hello 2☯2☯

$
0
0
Yeni senenin ilk günlerinden herkese merhaba! Çift rakamlı yılları hep çok sevmişimdir, bana uğur getirdiğine inanırım, 2010 yılında prensimle evlenmem, 2012 yılında prensesimizin dünyaya gelmesi aklıma ilk gelenler :) Dilerim 2020 güzel günlerle doludur, en başta tabii ki sağlık diliyorum, sağlık olunca diğer şeyler bir şekilde yolunu buluyor...
Açıkçası yeni sene için kendime planlar çizmedim, hedefler koymadım, tamamen yüreğimin götürdüğü şekilde ilerleyeceğim. Zaten bir süredir bunu hayatımda uygulamaya çalışıyorum, non-stop bir şeyler üretme hırsına kapılmadan, tüketim çılgınlığından da uzak durarak, ruhumu sadece sevdiklerim ve sanatla beslemeye çalışıyorum, yeni sene için illa bir hedef koymam gerekirse bunu aynı şekilde devam ettirmek olabilir :) 

2020 güzel yaşanmışlıklarla dolu olsun, kalbimizden ve aklımızdan geçen her güzel düşünce gerçekleşsin!
Mutlu seneler diliyorum herkese!

Kiev

$
0
0
Ağustos'un sonlarına doğru prensimle birlikte Ukrayna'ya birkaç günlük bir gezi düzenledik, tek amacımız bana biraz moral olmasıydı, bu sebeple bu gezinin ne müze ne de başka yorucu bir etkinlikle dolu olmasını istemedim. Kiev sokaklarını arşınlayıp dilediğimce fotoğraf çektim. Aslında geçtiğimiz senelerde birçok ülkeye gittim ama blogumda bunlara yer verme fırsatım olmadı, 2019'dan kalmış olsa bile bu son gezimize ait fotoğrafları burada paylaşmak istedim...
Moskova'yı özlediğimden olsa gerek Kiev bende sımsıcak duygular uyandırdı. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Moskova'dan çok daha ucuz bir şehir, vize almaya gerek yok, Uber çok güzel işliyor, yemekleri (ve kadınları) pek güzel, ayrıca dili de Rusça'yla benzerlikler taşıdığı için bu dili bilenler için iletişim kurmaları kolay... En ünlü caddelerinden biri olan Khreshchatyk pazar günleri trafiğe kapatılıyor ve meydan çeşitli konser/etkinlik alanına dönüyor ve hediyelik eşya satan ufak standlarla doluyor... Benim en sevdiğim yerlerden biri ise farklı sanatçıların yaptığı tablolar ve bit pazarı ile rengarenk bir görüntü çizen Andrevskiy Yokuşu oldu...
Ağustos ayına rağmen hava serin ve zaman zaman yağışlı olsa da sokakları dolaşmak ve fotoğraf çekmek çok iyi geldi bana, çektiğim karelerden bazıları huzurlarınızda..

Moskova'da görmeye alışkın olduğumuz yemyeşil güzel parklar Kiev'de de vardı...
Kiev'e yolunuz düşerse mutlaka ama mutlaka Milk Bar'a uğrayın ve benim yerime de imza kahvelerinden biri olan creamy lemongrass için lütfen!
Andrevskiy Yokuşu'nda karşıma çıkan tatlı pisicikler!
Kiev'de yerel cafeler de pek şirindi, bu şehirde Starbucks'ın olmamasına ise çok şaşırdım!
Sadece masum bir vişne likörü zannedip yetmezmiş gibi bir de dublesinden sipariş ettik meğer kazın ayağı hiç de öyle değilmiş, %30 alkol oranına sahipmiş, mekandan çıktığımızda resmen zomdum :P

Aylar Sonra...

$
0
0
Aylar sonra bir merhaba demek istedim bloguma... Karantinadan çok önce Şubat ayında çekilen karelerdi bunlar... Bu fotoğrafların çekildiği günün ertesinde evimizin merdivenlerinden kötü bir şekilde düşüp bir sakatlık geçirdim. Yaklaşık bir ay evden çıkamadığım, sürekli yattığım, düz oturamadığım, eğilip kalkamadığım kötü bir dönemdi. Şimdi düşününce evden çıkamadığım o dönem aslında karantina dönemine bir ön hazırlık olmuş benim için... Tam kendimi toparladım derken korona virüsü patlak verdi ve tamamen izole edildiğimiz bir döneme girdik...
Daha önceki paylaşımlarımda da belirtmiştim artık içsel olarak kendime döndüğüm, ruhumu sadece sevdiklerim ve sanatla beslemeye çalıştığım bir dönemdeyim diye. Yaşadığım geçici sakatlık ve sonrasındaki bu izolasyon sayesinde bu dönemi hakkıyla yaşadığımı söyleyebilirim. İnsanın barınacağı bir yuvası, tüten aşı, ruhunu besleyen bir yol arkadaşı ve kendini oyalayan hobileri olduğu sürece yaşam akıp bir şekilde kendini buluyor bence... Geri kalan diğer şeyler; kariyer telaşı, gereksiz hırslar, tüketim hastalığı, kendini başkalarına beğendirme merakı vesaire (siz bu listeyi daha da uzatabilirsiniz) bunların hepsi anlamsızlaşıyor şu kurulu düzen içerisinde...
Kaç kişi bunun farkına varabildi bilinmez ama kilitli kaldığımız bu dönemde hayatımızı gözden geçirme ve önceliklerimizi yeniden sıraya koyma açısından eşsiz bir fırsat oldu bizler için...
Hayatın bizlere daha ne gibi sürprizleri olacak bekleyip göreceğiz hep birlikte...

Mozaik Tablolarım

$
0
0
Karantina döneminde annemin aldığı bir hediye ile yeni bir hobi hayatıma girmiş oldu; mozaik tablolar! Kutuyu ilk açtığımda bu kadar sevip müptelası olabileceğim aklımın ucundan geçmemişti! Kendinden yapışkanlı bir kanvas üzerine önceden belirlenmiş olan rakamlara (veya şekillere) göre rengarenk boncukları tek tek yapıştırarak tabloyu oluşturuyorsunuz.
Bu yaptığım vazodaki çiçekler toplamda 20 renkte ve yuvarlek şekilde boncuktan oluşuyordu...
Ben bu mozaik taş işleme olayını çok sevince Türkiye'de nerede bulabilirim diye araştırdım ve karşıma Marcel Sanat'ın tabloları çıktı, çeşit çok fazla olunca seçmem çok zor oldu ama yine romantik tarafıma yenilip içinde çiçeler ve dantel örtü olan bu tabloyu seçtim :)
Bu seferki tablom toplam 65 farklı renkten oluştuğu için oldukça zorlayıcı oldu benim için!
Bütün karantina dönemi boyunca tablomu büyük bir sabırla işledim diyebilirim...
Veee mutlu son!!!
Gerçekten de sıkıntılı ve stresli geçen şu karantina döneminde benim için müthiş bir kurtarıcı oldu bu mozaik tablolar... Şimdi yavaş yavaş normal hayata dönsek bile benim bu tablolardan vazgeçme gibi bir niyetim yok, bir sonrakini işlemek için sabırsızlanıyorum bile!

Psstt :)

$
0
0
Pssttt orda kimse var mı?
Perdenin arkasından kafamı bir çıkarıp seslenmek istedim eski günlerdeki gibi :)
Görüşmeyeli umarım iyisinizdir hepiniz! Dünyayı kasıp kavuran covid sonrasında sanırım yeni yeni normale döner olduk... Artık kalabalık bir yere girdiğimde maske takan kişileri çok nadir görüyorum, eskiden biri maske takmasa neredeyse o kişiyi dövme noktasına geliyorduk :P Duygular ve durumlar ne çabuk yön değiştiriyor öyle di mi? Yazmadığım şu 2 buçuk senede neler mi oldu? Hepimiz bir covid atlattık, içimizde en ağır geçiren eşim oldu çünkü o ne yazık ki daha aşılar ortada yokken ikinci varyantta yakalandı... Nil de küçük yaşından ötürü aşı olamadığı için o da hastanede geçirmek zorunda kaldı, çok tatsız zamanlardı :( Ama çok şükür hepsi geldi geçti...
Hmmm başka neler oldu? Saçlarımı kısacık kestirme hatasında bulundum :P Bunu buraya özellikle yazıyorum ki olur da bir gün yine kestirmek istediğimde okuyup kararımdan vazgeçiyim! Malum yaş artık kemale eriyor, unutkanlıklar başlıyor blogum hatırlatacak bana birçok şeyi kihh kihhh :D
Sanırım hayatımızdaki en büyük değişim İstanbul ile bağlarımızı tamamen koparmak oldu. Artık temelli İzmir'deyiz. Bu kararı almak hiç de zor olmadı çünkü İzmir'de 6. senemize giriyoruz ve İstanbul'un kaosunu hiç de özlemediğimizi her geçen yıl daha iyi anlıyoruz... Sarı kuzum Nil'im ortaokullu neredeyse boyu bana ulaşan kocaman bir genç kız oldu, onu paylaşmamı pek istemediği için fotoğrafını buraya eklemiyorum. Kara kuzum Miso'cuğumun öndeki 2 büyük dişi döküldü, zamana kimse karşı koyamıyor bizler gibi o da kocadı artık :)
Noni Bakery yine tam gaz devam ediyor :) Evimizde yarattığım minik atölyeme girip çeşit çeşit pastalar, rengarenk makaronlar yapmaktan büyük keyif alıyorum. Pandemi zamanı üretimim biraz sekteye uğrasa da şimdi yeniden hız kazanmasından ve ürettiklerimin beğenilmesinden çok mutluyum, atölyem benim gerçekten huzur bulduğum terapi alanım!
Yaptıklarım buraya koyamayacağım kadar fazla, hepsini ve daha fazlasını instagram adresimden takip edebilirsiniz :)
Beni dinlendiren bir diğer hobim ise punch... Noni Bakery'den arta kalan vaktim pek olmasa da bulabildiğim her boş zamanımda elime kasnağımı alıp birşeyler deniyorum. Bu zamana kadar ortaya çıkarabildiklerim de bunlar oldu...
Şu anda bu postumu okuyan her kimse (1-2 kişi veya hiç kimse de okumuyor olabilir tabii kihh kihh) umarım hayat size tatlı yüzünü göstermiştir ve birtakım sorunlar yaşasanız bile (elbette sıkıntısız bir hayat yok) bunu yumuşak bir şekilde halletmişsinizdir. Kendinize iyi bakın, 2.5 bilemediniz 3 sene sonra görüşmek dileğiyle :)