Bir önceki postta belirttiğim gibi bizim Tsaritsyno'ya gitmemizin asıl amacı Bal Festivali'ni gezmekti... Tesadüfen parkını da keşfettik ki bundan hiç şikayetçi değiliz ;)
Panayıra doğru giden yolu kısa sürede bulduk...
Şu Rusların dilbilgisi mantalitesini asla anlayamayacağım! Yukarda görmüş olduğunuz mega'daki "g" harfi aslında "d" ama el yazısı ile yazınca D oluyor G... Aynı şekilde Restoran da el yazısı ile yazılınca Resmoran oluyor, hey Yarabbim! Zaten diliniz yeterince karışık bir de harfleri böyle mutasyona uğratmaya ne gerek vardı canım!!!
Festival alanında bizi kalabalık & onlarca bal tezgahı karşıladı...
Her tezgahın önünde böyle tadımlık ballar vardı...Merail'ciğimin önerdiği grechka (karabuğday) ve kestane ballarının da tadına baktık...
Herkes ağzına bir kaşık bal çaldı :)
Ha gayret teyzem sana güveniyorum başarabilirsin !
Beyime dedim ki al beyim dedim al makineyi de bal yerkene beni çek dedim, beyim de çekti aha buyrun :P
Sanat eleştirmeni Abuziddin Tokmak'ın gözünden;
"Sanatçı burada esmer Anadolu kadınını flulaştırıp sarışın Avrupalı kadına zum yaparak toplumsal değer yargılarının zamanla nasıl yozlaştığını farklı bir perspektif ile izleyiciye sunmakta ve önemli bir noktayı değişik bir kompozisyon çizerek yüzümüze çarpmaktadır, bir diğer deyişle sanatçı her Anadolu kadının içinde mutlaka bir yavruşka olmalı mıdır sorusunu irdelememize yol açmaktadır..."
Bu kadar çeşitli balın arasında kafamız karışmadı değil ama sonunda kazanan ahududu balı oldu :)
Mansiyon ödülümüz de içeriğini pek bilemediğimiz (sözlükteki karşılığı sarı yonca olan) bu şekerleşmiş bala gitti...
Ballarımız itinayla paketlendi :)
İsmi Çak-Çak olan bu yerel tatlı da Tatar balcımızın bize ikramı oldu, Çak Çak'ı çaktırmadan poşetimizin içine atıverdi. Tadı aynen tulumba tatlısı gibiydi, bayıldık! Ama bu kadar bal testi sonunda içimiz de bayılmadı değil doğrusu! O gün bir kez daha anladık ki ne kadar tatlı olursa olsun bu hayatta herşey dozunda olduğu sürece güzel ;)